Ortaklarımızın yaptığı şey beyin dokusunun küçük parçalarını hayal etmekti. | TED | وما فعله مساعدونا هو رسم أجزاء صغيرة من نسيج دماغي. |
Peki babanın çaldığı parayı ne yaptığı ortaya çıktı mı? | Open Subtitles | هل إكتشفوا بما فعله أبيك بكل هذه الأموال التي سُرقت؟ |
Çoğu kadının yaptığı diğer şey ise her şeyi yapmamız gerektiğini düşünmemiz. | TED | شيء آخر أن عديدًا من النساء نفكر بأن علينا فعل كل شيء. |
Kimin neyi gördüğü, kimin ne yaptığı, kimin kimi yaptığı hiç umurumda değil! | Open Subtitles | لا أبالي بمن رأى ماذا أو من فعل ماذا أو من رأى من |
Bunu polise iletmeyelim ve annemin yaptığı hatayı biz de yapmayalım. | Open Subtitles | فلتعملي بنصيحتي يا لوسيا، لا تفعلي نفس الخطأ الذي فعلته أمي |
O'nun yaptığı şeyleri annen asla yapmazdı. "Para için sex" gibi. | Open Subtitles | فعلت أشياء لم تكن أمك لتفعلها أبداً، مثل المعاشرة مقابل المال |
yaptığı çirkin şey bir yana, başına kötü bir şey gelmesini istemem. | Open Subtitles | لأن ، بالرغم مما قد فعله فإننى لا أريد أن يصيبه مكروه |
Öyleyse açıkça görülüyor ki şimdi yaptığı hiçbir iyilik... geçmişte yaptıklarını silemez. | Open Subtitles | اذن لا يمكن لافعاله الجيدة حاضرا أن تمحو ما فعله في الماضي |
Sanırım bu parayı kazanmak için ne yaptığı seni meraklandırmıştır. | Open Subtitles | مما يجعلك تتساءل عما فعله لكسب هذا القدر من المال |
Hayır, bu sadece bana işteki adamın yaptığı şeyi hatırlattı. | Open Subtitles | لا، ذكّرني هذا بأمر فعله ذلك الرجل في العمل اليوم. |
Onun yaptığı şey bizimkinden çok daha kötü, değil mi? | Open Subtitles | ما فعله هو أسوأ بكثير مما قمنا به، والحق، ما؟ |
Evet, %100 şans için, yaptığı işi bilen birisini bulmalıyız. | Open Subtitles | أجل، كان علينا إحضار شخص ما يعلم ما عليه فعله |
Kimin neyi gördüğü, kimin ne yaptığı, kimin kimi yaptığı hiç umurumda değil! | Open Subtitles | لا أبالي بمن رأى ماذا أو من فعل ماذا أو من رأى من |
Savaştan kurtulmak için tıpkı dayımın yaptığı gibi Amerika'ya gideceğim. | Open Subtitles | سأذهب إلى أمريكا كما فعل عمنا لأهرب من هذه الحرب |
O canavar, başkalarına yardım etmemi sağlıyor, babamın yaptığı gibi. | Open Subtitles | أنا أستخدم هذا الوحش لمساعدة الآخرين ، كما فعل أبي |
Bir bayanın onun yaptığı şeyi ikinci kez yapması zordur. Öyle değil mi? | Open Subtitles | ما فعلته هو ما تفعله السيدة مرة واحدة فقط ، أليس كذلك ؟ |
Tüm yaptığı, senin yaptıkların gibi. Belki seni sevebilirdi bile. | Open Subtitles | وكل ما فعلته هي أنها معجبة بك بل ربما تحبك |
Öldüğüm gün,daha fazlasını yapmak istiyorum milyonlarca işe yaramaz kişinin birlikte yaptığı . | Open Subtitles | .. اليومالذياموتفيه, اريداناكون قد فعلت اكثر. من فعلة المليون خراء منيوك مجتمعين سويةً. |
Politikanın içindeyiz diye yaptığı kötü bir şeyi geçiştirmezdik değil mi? | Open Subtitles | لن نتجاهل فعلها لشيء سيّء جدّا، فقط لأنّنا سياسيون، صحيح ؟ |
Bu platformda yaptığı şey şehri oluşturma sürecini anlatan 12 parçalık bir seri. | TED | كان ما قام به في الواقع سلسلة من 12 نقطة لبناء هذه المدينة. |
Hayır, hiçbir şey çalmadı. Tüm yaptığı benim için savaşmaktı. | Open Subtitles | لا لم يسرق إي شئ كل مافعله هو القتال من أجلي |
Savaş bitince onunla tanışacağına ve eliyle yaptığı sandığı için teşekkür edeceğine eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنكي ستلاقيه بعد أن تنتهى الحرب وتشكريه على ما صنعه بيده |
Bunlar, Kanzi'nin kullandığı kayalar, bunlar da onun yaptığı parçalar. | TED | هذه هي الصخور التي أستعملها كانزي وهذه الرقائق التي صنعها. |
Alkol yasağı, devletin mafyalara yaptığı en iyi şeylerden biriydi. | Open Subtitles | الحظر كان واحد من أفضل الاشياء التي فعلتها الحكومة للعصابات |
Şu anda yaptığı tek şey bu ve bloglar sayesinde mümkün olabildi. | TED | هذا هو كل مايفعله الآن، وهو الشيء الذي جعلته المدونات ممكنا. |
Özellikle çocuğun ilk yıllarında, ailelerin ne yaptığı çok ama çok önemli görünüyor. | TED | يبدو أن الوالدين وما يفعلونه هو أمر مهم حقاً، خصوصاً في السنوات الأولى من عمر الطفل. |
Bu hiç bir öğretmen olmadan çocukların yaptığı bir şey. | TED | هذا من صنع اطفال من غير مساعدة اي معلم. |
En iyi tarafı da, insanların çılgınca şeyler yaptığı bir sürü videolar almaya başladık. | TED | و افضل ما في ذلك، بدأنا في الحصول على الكثير من الڨيديوهات لأشخاص يفعلون اشياء مجنونة بها. |
Öğrencilerin yaptığı bir proje kendisinin çok ilgisini çekmişti, buradan bir kitap çıkabileceğini düşündü ve bu öğrencilerle tanışmak istedi. | TED | وأُعجب بشدة بأحد المشاريع التي قام بها الطلاب، وفكر أنه يمكن أن يَنتُج عنه كتابًا، وأراد أن يقابل هؤلاء الطلبة. |