Tehlikeye dönüşen her şeyi yok etmeye hazır bir hâlde öylece oturuyor. | TED | هو مجرد الجلوس هناك استعدادا لطمس أي شيء يمكن أن يصبح تهديدا. |
Bilirsiniz, benim alanımda mimarinin sosyal ilişkileri ilerletmek için her şeyi yapıp yapamayacağı hakkında bir tartışma söz konusu. | TED | كما تعلمون، في مجالي، هناك مناظرة حول إن كانت هندسة العمارة قادرة على فعل أي شيء لتحسين العلاقات الإجتماعيّة. |
Önceden olan "normal" düşüncesini kabul edebilirim -- normal güzeldir ve bu oldukça dar "normal" algısının dışında her şey kötüdür. | TED | إما أن أتقبل الفكرة القائمة على أن الطبيعي هو الجيّد، وأن أي شيء عدا ذلك النطاق الضيق لتعريف الجيد يعتبر سيئاً. |
Benim önerdiğim hiçbir şeyi beğenmez, ve bir de bu yemek olayı. | Open Subtitles | هو لا يحب أي شيء أوصي به، وبعد ذلك موضوع الغداء ذاك |
Şuraya kadar gelen herhangi bir şey karanlık ise zaten şimdiden hissedebiliyorum. | TED | ولكن أي شيء يتجاوز هذا الارتفاع، إذا كان موحلًا،فإنني أذكر الإحساس تمامًا، |
Gelecekle ilgili bir şeyler söylemek için eğitici konferanslara gelmek resmidir. | TED | الذهاب لمؤتمر تعليمي يتناول أي شيء عن المستقبل، هو أمر رصين. |
Herhangi Bir şeye, herhangi bir yerde ya da zamanda dönüşebilirler. | TED | يمكنهم أن يتحولوا إلى أي شيء في أي مكان وأي وقت. |
Teknolojinin kolaylaşması ve daha ulaşılabilir hâle gelmesi gerçeği iş gücünün keyfi ne isterse onu yapmasını serbest kılıyor. | TED | وحقيقة أن التكنولوجيا تصبح أسهل وفي متناول اليد فإن ذلك يحرر المزيد من القوى العاملة لدراسة أي شيء يرضيهم. |
İstediğin her şeyi yaparım, her şeyi Bart. Söylediğin her şeyi, her şeyi. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء تريده، أي شيء يا بارت أي شيء تقوله، أي شيء |
Polisler "24 saat içinde şehri terk et" dediklerinde, tek istediğim gözüne yumruğu çakmak, şantaj yapıp, haraca bağlamak, seni incitecek her şeyi yapmaktı. | Open Subtitles | :وعندما قال الشرطة اخرجي من المدينة في 24 ساعة كل ما أردت القيام به هو ان ابصق في عينيك ابتزازك استغلالك، أي شيء يؤذيك |
Buna minnettarım, Charlie, ama senin için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | أقدر ذلك ياتشارلي ولكن يجب أن أعمل أي شيء لك |
- Kazanmak için her şeyi yaparsın. - Sen de öyle. | Open Subtitles | ـ أنكَ تعمل أي شيء لتفوز بالقضية ـ وكذلك أنت أيضاً |
Televizyon yüzünden oluşan kazaları azaltmak için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | أنا في خدمة أي شيء يحدّ من الإصابات المتعلقة بالترفيه |
Dünyadaki diğer her şey, beni rahatsız edebilecek veya dikkatimi dağıtacak her şey ortadan kayboluyor ve sadece ben kalıyorum. | TED | وكل شيء آخر في العالم، أي شيء آخر قد يضايقني أو قد يستحوذ على انتباهي، يبتعد بعيدًا، ومجرد أنني هناك. |
Bu kağıt üzerindeki kalemimin ucu dünyadaki her şey gibi bir raslantıdır. | Open Subtitles | نقطة من قلمي على هذه الورقة. تشبه أي شيء في العالم مُصادفة. |
ne yazdığını okuyana veya biri bana özetleyene kadar hiçbir şeyi imzalamıyorum. | Open Subtitles | مهلاً، لن أوقّع على أي شيء حتى أقرأه، أو يخبرني أحد بمضمونه. |
Eğer sizin için yapabileceğim herhangi bir şey olursa, yalnızca haberim olsun | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء يمكنني القيام به من اجلك فقط أعلمني |
Burası tozlu, saman nezlem depreşti ve hep bir şeyler kırıyorsunuz. | Open Subtitles | أنه مغبر، حمى القش تأثر بي وأنت تكسر أي شيء دائما |
Baro sınavım için çalışıyorum, yani Bir şeye ihtiyacınız olursa, seslenmeniz yeterli. | Open Subtitles | إنني أستذكر من أجل الامتحان النهائي لو إحتجتي أي شيء فقط ناديني |
Ama ikiniz de bir şey ne gördünüz, ne duydunuz. | Open Subtitles | وأغلق ثانية، ولا أحد منكم رأى أو سمع أي شيء |
Bu en kötü günümde bile birazcık iyi hissetmek için, biraz üretken hissedebilmek için yapabileceğim herhangi birşey olabilirdi. | TED | والتي كانت أي شيء يمكنه حتى في أسوأ أيامي أن يجعلني أشعر أفضل ولو قليلاً أكثر انتاجية بشكل بسيط |
Tam tersi bir yaklaşımla ele alalım, çevrenizdeki her şeyden daha hassas olmak. | TED | لذا فكروا في المقاربة العكسية، أن يصبحوا ألين من أي شيء آخر حولهم. |
Bir an için hücremde yatıyordum, vahşi biri olarak, herşeyi yapabilirdim. | Open Subtitles | ,دقيقة كنت مستلقية في زنزانتي متوحشة , قادرة على أي شيء |
Yani, doğada bu renkte gördüğüm bir şeyi düşünemiyorum, bu tona benzer. | TED | لا يمكنني التفكير في أي شيء تراه في الطبيعة يبدو بهذا اللون. |
Onun dışında müthişti. Burada işler nasıl? Heyecan verici bir şey var mı? | Open Subtitles | ما عدا ذلك، لقد كان رائع الذي حصلنا عليه، أي شيء يثير هنا؟ |
Annene, evin dışındaki hiçbir şeye dokunmamasını söyle. hiçbir şeye. | Open Subtitles | أخبري أمِك بألا تلمس أي شيء خارج المنزل، لا شيء |
- Bir şey olursa, yerimi biliyorsunuz. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء آخر؛ أنت تعرف أين تجدني |
Bu yüzden bir kara deliğin arkasına hiçbir şey saklayamazsınız. | TED | و بذالك لا يمكن إخفاء أي شيء وراء ثقب أسود. |