"gerçeği" - Traduction Turc en Arabe

    • بالحقيقة
        
    • الحقيقه
        
    • الواقع
        
    • بالحقيقه
        
    • الحقيقية
        
    • الحقيقةَ
        
    • الحقائق
        
    • الحقيقة
        
    • الحقيقي
        
    • للحقيقة
        
    • حقيقة
        
    • بحقيقة
        
    • الصدق
        
    • حقيقه
        
    • الحقيقةِ
        
    Basın seni bir canavara çevirdi çünkü gerçeği önemsemiyorlar. Tek ilgilendikleri eğlence. Open Subtitles ،الإعلام يظهرك كالوحش لأنهم لا يهتمون بالحقيقة كل ما يهمهم هو التسلية
    Herşeyi denedik. Wolf'un gerçeği itiraf etmesi için bir ordu lazım. Open Subtitles حاولنا كل شيء يجب أخذ جيش للحصول على ولف ليعترف بالحقيقة
    Anlamıyorum bana gerçeği söylemeyecek bir adamla nasıl beraber olabilirim.. Open Subtitles أنا لا أفهم كيف أكون مع شخص لا يخبرني بالحقيقة
    gerçeği, bütün gerçeği ve yalnızca gerçeği söyleceğinize yemin eder misiniz? Open Subtitles قل أنك ستقول الحقيقه, الحقيقه الكامله ولاشئ غير الحقيقه وليساعدك الرب؟
    Evet, ama ona anlattım, gerçeği söylemenin bir mahsuru yok. Open Subtitles نعم, لكن لقد اخبرته لا يوجد سر في هذه الحقيقه
    gerçeği söylemek gerekirse sayfiyeye bunun üzerinde düşünmek için gidiyordu. Open Subtitles في الواقع ، كانت ذاهبة إلى الريف لكي تَحسم أمرهـــا
    - Hayır. Cidden yapmaya başlaman gereken şey bize gerçeği anlatman. Open Subtitles ما عليك حقاً ان تبدأ في القيام به هو اخبارنا بالحقيقة
    Onlara, senin ve babanın verdiği hediyeler ve acılar hakkında gerçeği anlatmamı hakediyorlar. Open Subtitles أنا أدين لهم بالحقيقة عنك و عن مخططات والدك .. الأذية التي أحدثتها
    Yanılıyorsun. Aileme kendim hakkındaki gerçeği söyleyememek kimseye benden daha fazla acı vermiyor. Open Subtitles أنت مُخطئ، عدم قدرتي على إخبار عائلتي بالحقيقة لا يؤلم أحد قدرما يؤلمني
    'Ne gördüğümü biliyorum ve MI5'in bizimle gerçeği paylaştığına bir an olsun inanmıyorum.' Open Subtitles أعرف ما رأيته ، ولا أعتقد أبداً بأنّ الاستخبارات البريطانية قد أخبرتنا بالحقيقة
    Tamamen yalnız, kendi bedenime hapsolmuş şekilde hayatımın geri kalanını geçirecek olduğum acı gerçeği beni sarsmıştı. TED صٌدمت بالحقيقة القاسية بأنني سأقضي بقية حياتي عالقاُ داخل نفسي . وحيد تماماً.
    Bu eğlenmek için çirkin ya da kinayeli olacaksınız anlamına gelmez, bu, mevcut çirkin gerçeği konuşursunuz demektir. TED هذا لا يعني إنه لا يكمن أن تستمتع بل تعني أن تتحدث بالحقيقة القبيحة
    Bir yıl alsa da burada bekleyeceğim. Bana gerçeği söylemenizi bekliyorum. Open Subtitles سأبقى هنا ولو لعام كامل أنا فى أنتظارك لتخبرينى بالحقيقة
    O adam, kıçından iki kez ısırsa bile gerçeği tanıyamaz. Open Subtitles ذلك الرجل لا يعرف الحقيقه حتى لو صدمته بمؤخرته مرتين
    Tanıştığımız ilk gün gerçeği söyleseydim bana inanır mıydın gerçekten? Open Subtitles لو اخبرتك الحقيقه أول لقاء لنا أتعتقدين حقاً بأنك ستصدقيني؟
    Yeniden hayata karışacak, işe geri dönecek ve gerçeği öğrenecek. Open Subtitles سوف تندمج بالعالم وسوف تعودُ الى العمل سوف تعرف الحقيقه
    Oyunun amacı sadece gerçeği taklit etmek değil... ayrıca aldanışa sevketmek. Open Subtitles غرض التمثيل ليس فقط تقليد الواقع و لكن أيضاً خلق الوهم
    Zamanı gelip, ona gerçeği söylediğinde sana âşık olmuş olacak, bunu takmayacaktır bile. Open Subtitles وفي الوقت الذي ستخبرينه بالحقيقه سيكون مغرماً تماماً بكِ حتى أنه لن يكترث
    gerçeği gerçek olmayandan ayırt edemediğim bir duruma geldi. Open Subtitles كيف حدث ذلك لا اعرف الحقيقية من عدم الواقعية.
    Ve, sonunda hayatında ilk kez gerçeği söylediği ortaya çıktı. Open Subtitles وهو يَظْهرُ، هذه المرة الأولى في حياتِه هو يُخبرُ الحقيقةَ.
    Birçok kere, ne zaman mühim bir gerçeği insanlarla paylaşmaya kalkıp memnun olacaklarını sansam, tam tersi etki yaptı. TED مرة بعد أخرى، وكلما أردت تشارك بعض الحقائق الكبرى مع متلق يكون أكثر امتنانا، أحصل على رد فعل عكسي.
    Hayır, görebildiğiniz ve test edilebilen temeller üzerine oturan gerçeği bulmaya çalışmak hakkında. TED لا ، إنه البحث عن الحقيقة اعتماداً على .. ما تراه وما تحسه.
    Bu küçük balo. gerçeği gelecek yıl olacak. Open Subtitles إنه حفل تخرج لطلاب السنة الثالثة الحفل الحقيقي سيكون السنة المقبلة
    Ama kasko firmaları arkadan çarpanı yüzde yüz hatalı bulduğu için gerçeği ortaya çıkarmak için küçük bir yalan söyledim. Open Subtitles حيث أن شركات التأمين دائماً تضع الخطأ كليةًس على السيارة الخلفية و كذبتى هذة كانت مجهود لأحقق واقع أقرب للحقيقة
    Olumsuzluklara çok duyarlıyız, ama bu içimizde pozitiflik olduğu gerçeği ile dengelenir. TED نحن حساسون جداً للسلبيات، ولكن هذا يعادله حقيقة ان لدينا موازنة إيجابية.
    Tüm sorunları çözmenin ilk adımı içinde bulunduğunuz gerçeği veya durumu kabullenmektir. TED الآن .. الخطوة الأولى في حل أي مشكلة هو الإعتراف بحقيقة الوضع الذي كنت فيه
    gerçeği mi söyleyeyim, yoksa kendine duyduğun nefreti hafifletmek için yalan mı söyleyeyim? Open Subtitles أتريد الصدق, أم تريدني أن أكذب عليك لأخفف من العبء من إشمئزازك من نفسك؟
    Almanların yeniden silahlanması gerçeği kabul edilmeli. Open Subtitles إعادة تسليح ألمانيا حقيقه ليس أمامنا سوى قبولها
    Eğer senden bir gerçeği saklıyorsa senin kalbini bildiği için saklıyordur. Open Subtitles إذا هناك بَعْض الحقيقةِ للحَمْل منك، يَفعل ذلك لأنه يَعْرفُ قلبَكَ.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus