Evet biliyorum,... ...insanlığın kendi dertleri, yoksulluk ve hatta... ...iklim değişikliği varlığına rağmen... ...neden bir kaç kedi hakkında... ...endişelendiğimiz merak edilebilir. | TED | و انا أعرف, في ضوء معاناة الإنسان و فقره, و حتى في تغير المناخ, قد يتسأل أحدنا, لماذا القلق عن قطط قليلة؟. |
Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. | TED | أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا. |
Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum ve gövdemi baştan aşağıya geçen bu yaranın bir depremin kalıntıları olduğunu. | TED | وأنا أعرف أن كل شيء متصل، والندب التي إمتد على طول الجذع من بلدي هي من علامات وقوع الزلزال. |
Henüz bunu kendim dener miyim bilmiyorum ama, bu uygulama mevcut. | TED | لا أعرف إن كان علي تجربة ذلك، لكن هذا متاح الآن. |
Onu çalacak. Nasıl tepki vereceğimizi bilmiyorum, ama birşey değişecek. | TED | سيعزفها. لا أعرف كيف سنتجاوب معها، لكن شيئا ما سيتغير. |
Sadece ben değil, diğer gay insanların da kahve içtiğini biliyorum. | TED | لستُ أتناول القهوة فقط ، بل أعرف أيضاً مثليين آخرين يتناولونها. |
biliyorum ki bu hırslı genç adamlar doğru seçimi yapacak. | TED | أنا أعرف بأن هؤلاء الشباب المندفعين والطموحين سيختارون الخيار الصائب. |
Ben şimdiye kadar yaptığım en tehlikeli şeyi biliyorum çünkü NASA hesapladı. | TED | أنا أعرف ما أخطر شيء قُمتُ به لأن ناسا تقوم بعمل الحسابات. |
Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
biliyorum, herkes çocuklarının dünyaya gelmiş en şahane, en güzel çocuklar olduğunu düşünür. | TED | أعرف أن الجميع يظن أن أطفالهم هم الأكثر روعة، والأكثر جمالاً على الإطلاق. |
Bana bundan bahsettiğinde Kendi toplumunuzda yabancı biri olma hissini biliyorum. | TED | وبدأت بالتذكر أنني أعرف ذلك الشعور أن تكون دخيلا في مجتمعك. |
Ah örümcekleri de al. biliyorum böcek değiller, ama umrumda değil. | TED | أوه خذ العناكب كذلك. أعرف أنها ليست حشرات، لكن لا أهتم. |
Ben nedir biliyorum ama tam olarak ne demektir onu bilmiyorum. | TED | وأنا أعلم ما هي ولكن لا أعرف ما تعنيه في الواقع. |
Her şeyin çok hızlı geliştiğini ve fazla geldiğini biliyorum ama-- | Open Subtitles | أعرف بأن كل هذا طرأ لك فجأة وربما يغمرك التفكير ولكن |
Bunun usûle uygun olmadığını biliyorum ama tanıdığım biri Fabry hastalığından muzdarip. | Open Subtitles | أعرف أنّه ليس وضعا طبيعيا لكن فتاة أعرفها تعاني من داء فابري |
- O zamanlar kereste işi için buradaydın. Her şeyi biliyorum ben. | Open Subtitles | أجوشي، أنت كنت هنا آنذاك من أجل الأخشاب أنا أعرف كلّ شيء |
Her türden fikir aldık. Evet, hayır ya da bilmiyorum. | TED | حصلنا على كل أنواع الآراء. نعم، لا أو لا أعرف. |
Ray, bir daha seninle konuşma fırsatım olur mu, bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف إن كانت ستتسنى لي الفرصة للحديث معك ثانيةً |
Bu Merle denen adamı tanımıyorum. ne iş yapar, neyle geçinir bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف هذا المدعو ميريل و لا أعرف عملة أو مصدر رزقه |
ama gördüğüm an ölü bir adamı yüzünden tanırım. Bunun gibi. | Open Subtitles | لكنني أعرف وجه رجل ميت عندما أراه ، و هذا ميت |
Kulağa nasıl geldiğinin farkındayım. ama haklı olduğuma sizi temin ederim. | Open Subtitles | أعرف كيف يبدو ما أقول لكنى أؤكد لك أن هذا حقيقى |
Neden sadece anayasa olduğunu söylemediniz de neyden bahsettiğinizi bileyim ? | TED | لماذا لم تدعونها باسم الدستور كي أعرف ما تتحدثون عنه ؟ |
Bak, pek teselli etmeyeceğini biliyorum, ama nasıl hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | أنصت، أعرف أن هذا لن يخفف عنك ولكني أفهم شعورك. |
Onca zaman bunu tek başına nasıl yaptın, hiç anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف كنت تفعل هذا وحدك كل هذا الوقت |
diyorlar. Yıllar zarfında Photoshop'a 4000 dolar harcamış bir adam tanıyorum. | TED | أعرف شخصا دفع عبر السنين 4000 دولار على برنامج الفوتوشوب فقط. |
Sonra, nasıl ve niçin olduğunu bilmek istediğimden şiir eleştirmeni oldum. | TED | ومن ثم أصبحت ناقدا للشعر. لأنني أردت أن أعرف كيف ولماذا. |
15 yaşına geldiğimde, opera eğitimi için artık çok geç kaldığımı biliyordum. | TED | لذلك في سن 15 سنة ، كنت أعرف بأنني أكبر من أتدرب |
Bu programı baslattığımda kurumlar hakkında çok fazla şey bilmiyordum. | TED | الآن لم أعرف الكثير حول الحكومة حين بدأت هذا البرنامج. |
TV'yi ne zaman açtığınızı ve ne kadar izlediğinizi biliyordum. | TED | كنت أعرف متى تقومين بتشغيل التلفزيون والمدة التي شاهدته فيها. |