Sonuçta o bir hayal, yapabileceği daha iyi şeyler var. | TED | لقد كان حلماً، بحق المسيح، كان عنده أشياء أفضل ليفعلها. |
Ve yerimin sadece Batı'da ya da Afrika'da olmadığını öğrendim, ve hala kimliğimi arıyorum, ama Gana'nın demokrasiyi daha iyi uyguladığını gördüm. | TED | لقد تعلمت بأن مكاني ليس هو في الغرب أو في أفريقيا، ولازلت أبحث عن هويتي، لكني رأيتُ غانا إنشات ديمقراطية بصورة أفضل. |
Aslında, bu öğleden sonra olanların hepsini unutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | فى الواقع , أفضل أن أنسى كل ما حدث اليوم |
Aslında, bu öğleden sonra olanların hepsini unutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | فى الواقع , أفضل أن أنسى كل ما حدث اليوم |
Sadece bazı ülkeler serbestleştirme... ...veya düzenleme olmaksızın ... ...cazip yatırımların ve ticari teşvikin... ...en iyi yol olduğuna inanıyorlar. | TED | بعضهم عبارة عن بلدان تؤمن بأن إزالة التشريع أو عدم وجود التشريعات هو أفضل طريقة لجلب الاستثمارات و الترويج للتجارة |
Gerçekte önem arz eden şey: Gayret ederseniz düzenli olarak yapabileceğinizin en iyisini yapmak için, sonuçlar olması gerektiği şekilde olacaktır. | TED | هذا هو ما يهم حقاً: إذا بذلت جهدا لفعل أفضل ما تستطيع بصورة دائمة، فان النتائج ستكون كما ينبغي أن تكون. |
Bu 'güzel', 'daha güzel', 'en güzel' ile aynı şey değildir. | TED | هذا ليس نفس الشيء عندما نقول جيد أو أفضل أو الأفضل. |
Ne kadar çabuk olursa, o kadar iyi olur deyim yerindeyse. | Open Subtitles | حسنا كلما أسرعنا كلما كان ذلك أفضل وهذه عبارة مبتكره منى |
Bunun için daha iyi bir yol olmalı diye düşündük | TED | لذلك قلنا، يجب أن يكون هناك طريقة أفضل للقيام بذلك. |
Ama Márquez'de ise öyle değildir. O, çevirmenlerin versiyonlarının kendi versiyonundan daha iyi olduğuyla övülmüştür. Ki bu, harika bir iltifattır. | TED | ولكن الأمر لا يكون كذلك مع ماركيز والذي أشاد بترجمات أعماله على أنها أفضل من أعماله الأصلية، وهي مجاملة رائعة منه. |
Düşünün, Kenya'nın ortasında cep telefonlu bir Masai savaşçısının, 25 yıl önce Başkan Reagan'dan daha iyi mobil iletişimi var. | TED | فكروا فيها، أن هاتف نقال محارب الماساي في وسط كينيا لديه ارسال جوال أفضل من الرئيس ريجان قبل 25 سنة. |
Senin daha iddialı ve dehandan daha emin olmanı tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل لو كنتَ متعجرف أكثر، لو كنتَ واثق أكثر في موهبتك |
Bilinçli kalmayı tercih ederim, böylece baştan çıkarma hamlesini görürüm. | Open Subtitles | أفضل أن أبقى واعيه. هكذا أشاهد مباشرة محاولات إغواء الفتاه. |
Bugün birine ateş edeceğim ve bu kişinin sen olmasını tercih ederim. | Open Subtitles | أنا أرغب في أن أردي أحداً اليوم, و أفضل لو كان أنت. |
en iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen. | TED | وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم. |
Çıkıp da demokrasi kültürünün siyasi yapılanmada bugüne kadarki geldiğimiz en iyi nokta olduğunu söylemek radikallikle bir tutuluyor. | TED | للإلتفاف حول قول أنني أؤمن بأن ثقافة الديمقراطية هي أفضل ما وصلنا إليه كصورة للتنظيم السياسي فهذا مقترن بالتطرف. |
İşte bu bir doktora projesinin sonucu, en iyi robot enstitülerinden birinden alınma. | TED | هذا ما انتهى إليه بحث دكتوراه من أحد أفضل المعاهد المختصّة في الروبوتات. |
Çünkü sen de benim kadar Koruyucu için en iyisini istiyorsun. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنك تريدين ما هو أفضل للحامية بقدر ما أفعل |
Evet, İyi bir sezon geçirdim. ama daha iyisini bekliyorum. | Open Subtitles | آجل ، لقد كان موسماً جيداً لي وأتَطلع لموسم أفضل |
Çerokili kızıl derili bir hatundan daha güzel bir şey olmadığını sen söyledin. | Open Subtitles | لقت قلت بنفسك يا أبي أنه لا يوجد شئ أفضل من محاربة المرأة |
Kendine yardım etsen iyi olur. Görünüşe göre... ihtiyacın da var. | Open Subtitles | أفضل لك أن تساعد نفسك من منظرك، أنت محتاج للمساعدة أيضا |
Muhabirler içinse alan çalışması yapmak için iyi bir ortam sağlıyor. | TED | والفائدة للمراسلين هي أن تغطية البحوث الميدانية من أفضل الأعمال المتاحة. |
İngiltere'nin kıskanç düşmanının yeğeni yerine bir hizmetçiden çocuk peydahlamanı yeğlerim. | Open Subtitles | أفضل وغدا تنجبه خادمة على مضاجعة ابنة أخت ملك عدو غيور |
ancak bu demek değildir ki daha fazla seçim bazı seçimlerden daha iyidir. | TED | لكن لا يتبع ذلك أن وجود خيارات أكثر أفضل من وجود ختارات محدودة. |
Bir şeyi daha fazla yaptıkça, çok daha iyi hâle gelirsiniz. | TED | كلّما يزداد قيامك بأمر ما، بشكل غير متناسب كلما أصبحت أفضل. |
Sicili doğruysa çok iyi bir pilot, belki de en iyisi. | Open Subtitles | إن كان السجل صحيحاً, فهو طيار بارع ربما من أفضل طياريهم |
ama daha çok tartıştıkça ve tartışmada daha iyiye gittikçe daha çok kaybettim. | TED | لكن كلما جادلت أكثر، كلما أصبحت أفضل في المجادلة، و كلما خسرت أكثر. |
Ve daha da iyisi, çok büyük bir alan içerisinde, üç haftalığına herkesin bu ilacı alması durumunda neler olabileceğini hayal edin. | TED | و أفضل من ذلك، تخيلوا ماذا سيحدث إذا فى مساحة واسعة، كل شخص سيتناول هذه العقاقير، هذا العقار، لمدة ثلاثة أسابيع فقط. |