Bu iki zıt tarafın içinde bu işin tercüme edilmesinde bir giz var. | TED | كل ما يمكنك تخيله. بداخل ذلك، على الجانب المعاكس لهما، هناك سر الترجمة. |
Yüzlerce yıldır, kirli düşünceler ve kirli işler bu duvarların içinde işlendi. | Open Subtitles | لمِئات السنين إن الأفكار الكريهة والأعمال الكريهة قد إرتُكِبَت بداخل حيطانه وجُدرانه |
Ama yaklaştığımda, resmin içinde, kalenin içinde bir adam gördüm. | Open Subtitles | ولكن عندما اقتربت أكثر رأيت رجلاً بداخل اللوحة، في القصر |
Bu ailenin içinde, ortaya çıkmayı bekleyen, daha iyi bir aile olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عجبًأ، كنت أعلم أن بداخل هذه العائلة أن هناك عائلة أفضل تحاول الخروج |
Senin şu küçük çılgın kafanın içinde dönenlere meftun oluyorum. | Open Subtitles | على عكس ذلك أنا مفتون بما يحدث بداخل رأسك الصغير |
Birileri anılarımı çaldı. Kafamın içinde, ben hala 10 yaşındayım. | Open Subtitles | أحدهم سرق ذاكرتي بداخل رأسي، أنا في العاشرة من عمري |
Faturalar ya da dosyalar arasında saklanmış hamiline bir senet olabilir, ya da buradaki elektronik aletlerden birisinin içinde mücevher halinde saklanmış olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن تكون في سندات مخبّأة في فواتير أو ملفات أو على الأرجح، في شكل مجوهرات مخبّأة في مكان ما بداخل هذه الإلكترونيّات |
Evde onları bekleyen çantanın içinde ne olduğunu görene kadar bekle. | Open Subtitles | إنتظروا حتى يروا ما بداخل تلك الحقيبة التي تنتظرهم في بيتهم |
Tüp içinde kaldığımız sürece güvendeyiz. Bakın, prens. Acele edin. | Open Subtitles | طالما نحن بداخل الانبوب نحن بأمان انظر , الامير اسرع |
Zehir'in içinde olan kişi, biliyorsunuz, orada sıkışıp kalan Harry Osborn. | Open Subtitles | الشخص الذي بداخل فانم المحبوس كما تعلمون هناك هو هاري أوسبورن |
Yine de bu çocuğun içinde yaşanan bir şeyler var. | Open Subtitles | ولكن لا يزال هناك أمر ما يدور بداخل جسد الصبي. |
Yani bu devasa Alman çikolatasından yapılmış pastanın içinde kimse saklanmıyor? | Open Subtitles | إذا لا يوجد شيء مختبئ بداخل كعكة الشوكولاته الألمانية العملاقة ؟ |
Ve her zaman kafanın içinde olacak kadar yakınında olacağım. | Open Subtitles | وسأكون قريبة بما يكفي كي أكون بداخل رأسك طوال الوقت |
Bu kardeşinin içinde senin istediğinden daha fazla kalmam demek, ikimizin de istediğinden. | Open Subtitles | مما يعني أنني سأظل بداخل شقيقك لفترة أطول مما تريد أو يريدها كلانا |
Bekle biraz, yani Doom'un aslında zırhın içinde olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أنتظر , اتقول بأن دووم ليس في الواقع بداخل الدرع ؟ |
İçeride bana inanmıştın. Dışarı çıkınca hepsi palavra mı oldu? | Open Subtitles | تؤمن بداخل الكنيسة فحسب وفي الخارج تقول أنـّه مـُجرّد هراء؟ |
Ben büyük bagajlı ve motoru güçlü bir arabanın içindeyim. | Open Subtitles | أنا بداخل شئ يوازي شاحنة كبيرة ذات قاطرة اسطوانية كبيرة |
Lakin beni bu devasa kasanızın içerisinde ne olabilir diye düşünmeye itti. | Open Subtitles | لكنه قادني للتفكير بما يمكن أن يكون بداخل هذه الخزنة الضخمة خاصتك |
Aslında kafası ta başından beri onun içindeydi. | Open Subtitles | في الواقع رأسها كان بداخل جسدها طوال الوقت. |
Eğer bu kutunun içinden çıkacak olan şeyi engelleyebilirsem, evlerine dönecekler. | Open Subtitles | ان أمكنني منع ما بداخل هذا الصندوق من الخروج سيغادرون جميعهم |
Elini o çantaya koyup Hope'un çenesini açana kadar ölüm cezasına karşıydı. | Open Subtitles | قبل أن يدس يده بداخل الكيس ليخرج فكها كان ضد عقوبة الإعدام |
Sen kafamın içindeyken ben de senin hakkında bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | أتعرفين, عندما كنتِ بداخل رأسي كان بإمكاني رؤية أشياء عنكِ أيضاً |
Bunu takıyor olsam da güçlerim olmasa da bir insanın kalbine nasıl bakılacağını hala biliyorum ve ben yüzlerce kızın kalbine baktım. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك من دون قوايّ. لازال يُمكننى أن أرى ما بداخل القلوب و نظرت إلى قلوب مئات الفتيات لأننى أريد فتاه. |
Evet, evinin içinde içi bozuk para dolu bir çorapla bekliyormuş. | Open Subtitles | أجل، انتظره بداخل شقته بجورب ممتلئ بالعملات المعدنية. |
İkimizin de içindekini biliyorum ve dışarıya çıkmak için nasıl sabırsızlandığını da. | Open Subtitles | أنا أعلم ما بداخل كلٌ منا وأعلم درجة الشر التى تريد الخروج |
Ama içine bakmalısın ruhunun derinliklerine ve kim olduğunu bulmalısın. | Open Subtitles | يجب ان تنظر بداخل نفسك انظر بالداخل لتعرف من انت |
- Bir zarfın içindeler. Negatifler ve bazı kopyaları. | Open Subtitles | هي بداخل ظرف، هناك فيلم للصور وبعض الطبعات |
Buradayım. Binanın içindeyiz, saklanamayız. Bizi bulacaklar. | Open Subtitles | أنا هنا، إنهم بداخل المبنى، لا يمكننا الاستمرار في الاختباء، سيعثرون علينا |
Her çocuk ilk robotun bilinmeyen seri numarasını fırınına aktardı ve kendi rastgele, özgün seri numarasını dışına kazıdı. | TED | ورث كل ابن سلسلة الأرقام المجهولة للأصل بداخل فرنه، وأمتلك سلسلة أرقام عشوائية ومميزة خاصة به منقوشة على غلافه. |