| "Tamam laboratuvar faresi kadını vur yoksa ben her ikinizi vuracağım | Open Subtitles | حسن يا فأر التجارب ، إذا لم تصبها سوف أقتل كليكما |
| - Sağol. Tamam, buraya kadar. Bu aileden istifa ediyorum. | Open Subtitles | حسن ، هكذا الأمر ، أنا أستقيل من هذه العائلة |
| Çalışmaya devam et. İhtiyacın olan her şeyi getireceğim, Tamam mı? | Open Subtitles | إستمر بالعمل سوف أوفر لك أى شئ تحتاجه ، حسن ؟ |
| Pekala, kim iyi eğitimli Bay "ben on eyalet unuttum"? | Open Subtitles | حَسناً، الذي حسن التعليم الآن، نَسى السّيدُ إل الولايات عشَر؟ |
| Sloane, Hassan'ın ölmesini istiyor olabilir ama CIA onu canlı istiyor. | Open Subtitles | ربما يريد سلونى حسن ميت لكن وكالة المخابرات المركزية تريده حيا. |
| - Evet Kazım, Moğollara karşı ihanet ettiğin dostun Hasan'ın oğlu. | Open Subtitles | نعم ، يا قاسم أنا ابن حسن الصديق الذي بعته للمغول |
| Bir grup genç gelmiş olmalı. Kahkaha sesi duymak, güzel bir değişiklik oldu. | Open Subtitles | مجموعة من الأطفال وصلوا للتو إنه لأمر حسن أن تسمع ضحكة للشعور بالتغيير |
| Tamam. Aramızda bir anlaşma yapalım. On bine ne dersin? | Open Subtitles | حسن ، لنحسم الأمر بيننا ماذا تعني لك 10 جراند؟ |
| Tamam. Aramızda bir anlaşma yapalım. On bine ne dersin? | Open Subtitles | حسن ، لنحسم الأمر بيننا ماذا تعني لك 10 جراند؟ |
| Tamam, Tamam. Tekrar söylüyorum, teknik olarak annenle seks yapmış sayılmam. | Open Subtitles | حسن ، حسن مرة أخرى ، لم أضاجع أمك بشكل فعلي |
| Tamam, sanırım artık hepimiz buranın bir cenaze evi olduğunu biliyoruz çocuklar. | Open Subtitles | حسن, الآن جميعنا يعلم أنّ هذا كان بيت الجنازات. ليس بالأمر الكبير. |
| Bak, yemin ederim ki arkadaşınla hiçbir ilgim yok, Tamam mı? | Open Subtitles | اسمعي, اقسم بالله لا شأن لي مع ضياع صديقتك, حسن ؟ |
| Tamam, o gece pek de ensesi ince tipler değildik. | Open Subtitles | حسن ، ربما تلك الليلة لم نكن قطط بدينة بالكامل |
| Tamam, işin o kısmı kötü değildi, ama aslında paraya ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسن ، لم أكره تلك الناحية من العمل لكني أردت النقود حقا |
| Tamam, listede bir malzeme daha kaldı ve tuhaf bir Şey. | Open Subtitles | حسن بقي غرض واحد أخير في هذه القائمة و هو غريب |
| Tamam, o zaman bu koşullar altında, fena görünmediğim konusunda anlaşalım. | Open Subtitles | حسناً، فلنتفق على أني أبدو حسن المظهر في ظل الظروف الحالية |
| Pekala hanımefendi. Sondaj doğru sonuç verir mi bilmem ama gerçeği öğrenmeye çalışacağım. | Open Subtitles | حسن يا سيدتي، لا أضمن لك سبراً حقيقياً لكنني سأحاول الوصول إلى الجوهر |
| Pekala. Bu kadar mama ben Branson'dan dönene kadar yetecektir. | Open Subtitles | حسن ستكفي كمية طعام الكلاب هذه لحين عودتي من برانسون |
| Gidip Sheikh Hassan hakkında bir şeyler öğrenebilir miyim bakacağım. | Open Subtitles | سأذهب و ارى ماذا يمكنني ان اجد عن الشيخ حسن |
| Hasan sizdeki kitabın eksildiğini, bazı sayfaların kayıp olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسن قال لى أن نسختك أصبحت قديمة وفقدت بعض الصفحات |
| Ve bitirmeden önce güzel ve iyi olan herşeyi paramparça edecekler. | Open Subtitles | و قبل أن ينتهوا سيحطمون كل ما هو جميل و حسن |
| Toplu cinayeti seçiyorsun ve söyleyeceğin hiçbir Şey mazur gösteremez! | Open Subtitles | أنت تختار القتل الجماعي ولاشيء مما تقوله يجعل هذا حسن |
| Şimdi böyle olduk. Her Şey sana uygunsa Tamamdır değil mi? | Open Subtitles | حسن ، أرى كيف تسير الأمور الآن كل شيء جيد مادام في صالحك |
| Geri geldin, seni sersem. Neyse ki sana bir silah getirdim. | Open Subtitles | لقد عدت مجدداً أيها المغفل من حسن حظك أنني جلبت مسدساً |
| O zaman, tekrar emekleme yerime girmekten başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | حسن إذاً ، أعتقد عليّ حجز نفسي في الفجوة مجدداً |
| peki, onun arkadaşı olacağım. Ama farkedemediği Şey ise benim bir erkek olduğum. | Open Subtitles | حسن ، سأكون صديقهـا ، لكن مـا لا تدركه هو أني فتى كذلك |
| Bu çok iyi. Şİmdi sorumuz şu, bunların hangisi doğru cevap? | TED | حسن ذلك جيد. السؤال هو ما هي إذن الإجابة الصحيحة ؟ |
| Pekâlâ. Albay'ın kapısını çaldınız ve içeri girdiniz. | Open Subtitles | حسن, لقد نقرت على باب الكولونيل ثم دخلت ؟ |