Tabii bu bireyin, genini sonraki nesle aktarma başarısından başka bir şeye bağlı. | TED | هذا يحدث للبشر دفاعا عن قضية وليس لمصلحة لها علاقة بالصحة الوراثية، طبعا. |
Ama bu isimle ilgili tuhaf bir ilgim olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | لكنّ انا اشعر ان هناك علاقة غريبة إلى هذا الاسم. |
Dr. Richard Kimble'la onun bi alakası var mıydı acaba? | Open Subtitles | هل عرف أو كان علي علاقة مع الدّكتور ريتشارد كيمبل؟ |
Biriyle bir ilişkim oldu. Bu karımı öldürdüğüm anlamına gelmez. | Open Subtitles | كانت لديّ علاقة مع فتاة لا يعني بأنني قتلت زوجتي |
Benim söylediğim, senin de kötü bir ilişkin olmuş olduğu. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أنك كنت كنت في علاقة غير ناجحة. |
Tanrım. Bu çocuk 11 yaşına basmadan seks yapmış olur. | Open Subtitles | هذا الصبى سوف يحصل على علاقة حين يبلغ 11 سنة |
bir şey bana adamın bu olanlarla bağlantısı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | ثمة ما يخبرني بأن ذلك الرجل له علاقة بما يحدث |
Bombacı stilli barakamda tek başıma oturuyordum. Araba hırsızlığıyla bir alakam yok. | Open Subtitles | كنت وحيداً بكوخ المضجر الوحيد الخاص بي ولا علاقة لي بسرقة السيارة |
Hayır, hayır, gerçek bir çalışma ve davranışsal ekonomi ile çok ilgili. | TED | كلا، كلا، كلا، هذه دراسة حقيقية ولها علاقة كبيرة جدا بالاقتصاد السلوكي. |
Tüm aletlerimizi kapatalım gibi bir öneride bulunmuyorum, sadece onlarla, birbirimizle ve kendimizle daha bilinçli bir ilişki kuralım diyorum. | TED | أنا لست أقترح أن نبتعد عن أجهزتنا، فقط أن نطور علاقة بوعي ذاتي أكثر معها ومع بعضنا البعض ومع أنفسنا. |
Bakın, yemin ederim, benim bu işle bir ilgim yok. | Open Subtitles | اسمعا , أقسم بالله بأنه ليست لي علاقة بهذا الأمر |
Bununla bir ilgim olduğunu mu sanıyorsun? Kitap yazmaya devam etmelisin. | Open Subtitles | إن كنت تعتقد أن لي علاقة بذلك فعليك التزام تأليف الكتب |
Sence bunun, babanın seni taciz etmesiyle bir alakası var mı? | Open Subtitles | كنت تعتقد ربما الخاص خطوة الأب إساءة لها علاقة في ذلك؟ |
Bu yüzden, hiçbir zaman uzun soluklu bir ilişkim olmadı. | Open Subtitles | لهذا لم يسبق لي وأن كنت في علاقة طويلة الأمد |
Polislere bir ilişkin olduğunu ve benim yanlış adamı dövdüğümü söylemen gerekiyor. | Open Subtitles | أريدك أن تخبري الشرطة بأنكِ كنتي تقيمين علاقة لكنني ضربتك الشخص الخطأ |
Derler ki, "bir Tacik bir kadınla seks yapmak istediğinde..." | Open Subtitles | حسنا، يقولون أنه عندما يريد طادجيكي إقامة علاقة مع إمرأة |
Hiç bir şekilde olay mahalli ile bağlantısı olmaması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب ألا تكون لها علاقة بمسرح الجريمة إطلاقًا لِم لا؟ |
Sürekli müşterilerimden biriydi. Ama yemin ederim ki ölümüyle bir alakam yok. | Open Subtitles | كان أحد العُملاء المُنتظمين لديّ، ولكن أقسم أنّ لا علاقة لي بوفاته. |
Çünkü ilişkinin başlangıcında, seçim şansın olduğunda ilk olarak sen yetişkin olmayı seçtin. | Open Subtitles | لانه عند بداية اى علاقة ، عندما اخترنا بعض انت اخترت ذلك اولاً |
Yeni bir gerçekten çılgın bir ilişkiden çıktı, anlıyor musun? | Open Subtitles | إنه فقط يتعافى من علاقة جنونية كان يخوضها, أتعلمين ؟ |
Onunla ilişkiniz vardı. Bu yüzden o gece sağ kurtuldun. | Open Subtitles | كنتِ تخوضين علاقة غير شرعية لذلك نجوتِ من تلك الليلة |
Ülkedeki örgüt hücreleriyle bağlantılı olabilecek, üç kişi tespit ettik. | Open Subtitles | لقد عرفنا ثلاث أشخاص هنا قد يكون لهم علاقة بخلاياهم |
Böyle bir durumda insanlar genellikle dünyayı doğru bir şekilde algılamaktansa gruplarıyla olumlu bir ilişkide olmaya daha motive olurlar. | TED | في مثل حالة كهذه، يكون الناس غالباً متحمسين للحفاظ على علاقة إيجابية مع جماعتهم أكثر من تصور العالم بشكل دقيق. |
Ama en sonunda düşünerek mantığıma oturttum. Belki bu benim kendimi sunuş şeklimle alakalı, belki de sadece start-up'ıma özgü bir şeydir. | TED | لكن في النهاية بررتها ظناً أنه يمكن أن يكون لهذا علاقة بطريقتي في تقديم نفسي أو أنه فقط شيء مميز لشركتي الناشئة. |
Ongar'lı genç kadın, işte orada, Hani şu yılanbalığıyla birlikte olan. | Open Subtitles | كانت هناك سيدة من أونجار على علاقة غرامية مع سمك الثعبان |