ويكيبيديا

    "فرص" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şansı
        
    • fırsatlar
        
    • fırsat
        
    • şans
        
    • ihtimali
        
    • şansımız
        
    • şansın
        
    • fırsatları
        
    • şansını
        
    • olasılığı
        
    • şansım
        
    • imkanı
        
    • şansa
        
    • şansları
        
    • fırsatın
        
    Günlerdir hiçbiri yemek yemedi ve tekrar birleşme şansı gerçekten çok uzak görünüyor. Open Subtitles لم يأكل أيّ منهم لأيّام والآن، فرص اجتماعهم بالأشبال المفقودة تبدو ضعيفة للغاية
    Öğrenci olduğumdan beri, Gando'daki diğer çocuklara daha iyi fırsatlar sunmak istedim. TED عندما كنت طالب, أردت أن افتح فرص أفضل للأطفال الآخرين في غاندو
    Kişi başına düşen GSYİH'nın her seviyesinde daha fazla sosyal ilerleme için fırsat, daha azı için riskler var. TED في كل مستوى من مستويات نصيب الفرد من الناتج الإجمالي المحلي، هناك فرص لمزيد من التقدم الاجتماعي، وأخطار لأقل.
    Ve temel kuram bu şans sonuçlarını içermez; onlar ek olarak vardır. TED والنظرية الأساسية لا تشمل فرص النتائج تلك.
    Başarısız olma ihtimali oldukça yüksek, ama biz gerçekleştirmeye çalışmazsak hiçbir şekilde gerçekleşmeyecek. TED ان فرص الفشل كبيرة جداً ولكنها لن تحصل ان لم نسمح لها بالحصول
    Belgeleri bulmamız gerek, onları yok etmekten... başka bir şansımız yok. Open Subtitles يجب عليك ان تجد الوثائق وتمزقها ليس لدينا اي فرص اخرى
    "bir de Texas'la savaşman gerekiyorsa, hiç şansın yok" derdi. Open Subtitles واذا مانوت الام محاربة تكساس فأن فرص الفوز ضئيلة
    Bu kombinasyonlar, özellikle derinden yıkıcı iş fırsatları yaratırılırken, parçaların toplamından çok daha fazla sonuç getirmektedir. TED تلك المركّبات تنتج أكثر بكثير من مجموع الاجزاء. خاصة في خلق فرص لمشاريع تجارية هدامة جداً.
    Bakın, yardım etmek isterim ama takımın şansı o kadarda iyi değil. Open Subtitles اسمعن، في الوقت الذي أودّ المساعدة، أنا متشائمة قليلا حول فرص الفريق.
    Besleyici bir yemek yeme şansı - meyve ve süt olan, şekeri ve tuzu az olan - dramatik bir şekilde artıyor. TED فرص حصولها على وجبة مغذية، تحوي الفواكه والحليب، وقليل من السكريات والملح، تزداد بشكل كبير.
    Her neyse, gerçekleşme şansı çok düşük. Open Subtitles أخبرى الطبيب ؟ على اية حال , فرص تحقيقها ضعيفة جداً
    İlkel atalarımız, evleri ve canları tehlikede olunca bilinmeyen yerlere yol almaya daha iyi fırsatlar bulabilmek için cesaret ettiler. TED وعندما أدرك أسلافنا الأوائل أن مساكنهم ومعيشتهم في خطر، غامروا بإيجاد طريقهم وسط بيئات غريبة بحثاً عن فرص أفضل للعيش.
    Ulusal Güvenlik ve CIA, böyle ortalığı karıştıran fırsatlar için bekliyor. Open Subtitles الأمن القومى و الاستخبارات قد انتظروا فرص مثل هذه لتحريك الاناء
    Güzel yer, bir ton fırsat var ama sen bunları değerlendirmek istemedin çünkü benim hayatımı çalmak daha kolay, değil mi? Open Subtitles مكان هادئ الكثير من الفرص و لكنكِ لا تبدين حقاً أنّكِ انتهزتِ أي فرص لماذا، أمِن السهل أن تسرقي حياتي فحسب؟
    Bir güneş fizikçisi olarak güneş fırtınaları üzerinde çalışmak için büyük bir şans elde ettim. TED وبصفتي عالمة فيزياء شمسية، فلدي فرص هائلة لدراسة تلك العواصف الشمسية.
    Evet, Stella ve benim bundan sonra mutlu yaşamayacağımız ihtimali var. Open Subtitles نعم، هناك فرص بأني أنا وستيلا لن نعيش النهاية السعيدة للأبد
    Bu olayda ikinci bir şansımız olmayacaktı. TED جيد، لكننا لم نكن لنحصل على أي فرص ثانية هنا.
    Birçok şansın daha olacak. Birçok kız seninle dans etmek için can atar. Open Subtitles ستتاح لك فرص أخرى الكثير من الفتيات يردن الرقص معك
    Katılım ve kendini ifade etme fırsatları, her zaman belirli bir düzende ve her zaman belli bir düzenlemeye tabidir. TED تخضع فرص المشاركة والتعبير عن الذات لترتيب معين تلتزم به كما تخضع دائمًا لقواعد محددة.
    Eğer genç bir öğrenci tüm virüslerin DNA sı olduğunu düşünürse bu onun bilimde başarılı olma şansını mahvetmez. TED إذا كان متعلم صغير يعتقد أن كل الفيروسات لديها حامض نووي ، هذا لن يؤثر في فرص نجاحهم في العلوم في المستقبل.
    Beyninde hasar olan iki insanın aynı hayalleri görmelerinin olasılığı nedir? Open Subtitles ماهي فرص الرجليين ذو الضرر الدماغي يعانون من أوهام لحظية متطابقة؟
    Ee, avukat bey, bu durum muvacehesinde, sence şansım nedir? Open Subtitles إذاً, سيدي المستشار، مع هذه الخطبة، كم تعتقد أن فرص نجاتي ستكون؟
    Buna rağmen, dört yıl sonra yaklaşık 3.000 kişiye iş imkanı yarattık. TED فمازال ، وبعد 4 سنوات لقد خلقنا فرص عمل لحوالي 3000 شخص.
    Ama Connie'nin kardeşinin ölümünden sonra, işleri şansa bırakmak istemiyoruz. Open Subtitles ولكن بعد وفاة أخيها ، نحن لا تأخذ أي فرص
    Hayatını ve rahmini korumak için daha fazla şansları olacak. Open Subtitles حتى يتمكنوا من الحصول على فرص أكثر لإنقاذ رحمكِ و حياتكِ
    Banyoya tam 5 kez gittin, dolayısıyla tam 5 fırsatın oldu. Open Subtitles أنتِ ذهبت إلى الحمام 5 مرات لذا كان عندك 5 فرص ممكنه.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد