orada bir baba gördüğümde diğer annelerin onunla iletişime geçmediğini görüyorum. | TED | و أرى الأب هناك، الاحظ ان الامهات الاخريات لا يلعبن معه. |
CRP testi, genelde Kolesterol testini takiben yapılıyor, ya da onunla beraber. | TED | هذا هو اختبار بروتين ج التفاعلي عقب اختبار الكولسترول او بالتزامن معه |
onunla örnek olarak yaptığım, sayı sıralaması yapmak istiyorum diyelim. | TED | ولنقل أنني أريد ترتيب الأرقام، كمثالٍ بسيط قمت به معه. |
Belki de orada onunla uzun süre kalmam yüzündendir, ha? | Open Subtitles | لعل السبب يعود إلـى مكوثي معه هنـاك لفترة طويلة، صح؟ |
onun gece klübüne gittim, onu seçtim ve onunla seks yaptım. | Open Subtitles | ذهبت إلى الملهى الذى يمتلكه قابلته هناك و مارست الجنس معه |
Evet onunla iki kez konuştum ama bir şey söyleyemedim. | Open Subtitles | آجل , لقد تحدثت معه مرتين لكننى لم أتحدث معه |
Hamburg'da onunla bir düğün töreni gerçekleştirdik. Ama zaten bir kocam vardı. | Open Subtitles | لقد خضت مراسم الزواج معه فى هامبورج و لكن لى زوج بالفعل |
Eğer onunla hapse giremezsem aziz peder çıkana kadar hapsin kapısında beklerim. | Open Subtitles | إن لم أستطع دخول السجن معه سأقف عند بوابة السجن حتى يخرج |
Az önce onunla telefonda konuşuyordum. Sizin için çok endişeleniyor. | Open Subtitles | لقد تكلمت معه للتو على الهاتف إنه قلق جداً عليك |
Washington'dan bir teklif aldı benim de onunla gitmemi istiyor. | Open Subtitles | لقد حصل على ترقية في العاصمة وطلب مني الذهاب معه |
onunla ilişkileri sakin tut. Bir derdin olursa bana gel. Ben hallederim. | Open Subtitles | حاول أن تهدأ معه، وإذا واجهت مشاكل حادثني أنا وسوف أتصرف معه |
Bence, senin yapabileceğin en iyi şey, gidip onunla konuşmak, erkek erkeğe. | Open Subtitles | أفضل شيء تفعله هو الذهاب اليه و التحدث معه , رجلاً لرجل |
onunla beşeri günahlar işlediniz mi, işlemediniz mi? - İşledim. | Open Subtitles | هل ارتكبتي , أم لم ترتكبي, معه أية أعمالٍ جنسية؟ |
onunla, Deniz Altındaki Balık dans partisine gitmeye karar verdin. | Open Subtitles | لذا فقد قررتى الذهاب معه لحفلة رقص السمك تحت الماء. |
Ama dün onunla öğlen yemeği yediğimde Dışişleri Bakanlığı'nın protokol tutkusu hakkında, o da yaklaşık sizin gibi konuştu. | Open Subtitles | لكن عندما تناولت الغداء معه البارحة كان يقول مثل ما تقول تقريباً عن البروتوكول المتبع في مكتب العلاقات الخارجية |
Annem o zamandan beri onunla konuşmuyor ve şimdi ceketi geri istiyor. | Open Subtitles | لم تتحدث معه منذ ذلك الوقت والآن يقول إنه يريد إستعادة السترة |
Benimle konuşmak isterseniz, konuyu onunla şahsen konuşup size haber vereceğimden emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | إن رغبتِ بمناقشة الأمر معي سأدرس شخصياً المسألة معه و أرسل لك الرد |
onun aldığını sandım, ve geri döndü ve onu öldürdü. | Open Subtitles | ــ لا أدرى إعتقدتُ أنه معه ثم عاد ليقتل القس |
Bu Manuru. Babası öldüğünde, amcası kendisiyle birlikte çalışmak üzere onu sattı. | TED | هذا مانورو. عندما توفي والده، تاجر به عمه ليعمل معه في المناجم. |
Bu komutada içki içmediğin veya beysbol oynamadığın biri var mı? | Open Subtitles | ألا يوجد أحد بالقيادة لا تشرب معه أو تلعب معه الكرة؟ |
onu bu son görüşümüz. Artık yaşlı Swaffer onun ile uğraşır. | Open Subtitles | هذا آخر شيء ممكن أن نراه فيه دع العجوز تتصرف معه |
Bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü. | TED | هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية |
Bu da yetmezmiş gibi, su yoluna çıkacak kadar şanssız olan her türlü şeyi , ve oluşturduğu enkazı , sürükleyerek geri çekilir. | TED | وكأن هذا ليس كافيًا، بعد ذلك سيتراجع الماء، ساحبًا معه الحطام الذي أحدثه، وأي شيء، أو أي شخص، لسوء الحظ وقع في طريقه. |
Eğer olsaydık, Corinne bana söylerdi o adamla birlikte çekip gideceğini. | Open Subtitles | لو كان الأمر كذلك, لكانت أخبرتنى عن نيتها فى الهرب معه |
- Paine yanında götürmüş olmalı. - Yalan söylüyorsun, Scalise. | Open Subtitles | لابد وأن بيين قد أخذها معه انت تكذب يا اسكاليسى |
ona gözlerini dikmeni ve o şekilde dans etmeni mi istedim? | Open Subtitles | هل طلبتُ منكِ أن تحدّقي فيه وترقصي معه بتلك الطريقة ؟ |