Biz geleceğe onu göndermek için gerekiyordu, bir kara ışıklı onu açın. | Open Subtitles | كان من المفترض أن نعيده للمستقبل لا أن نحوله إلى مرشد أسود |
Aslında o benim üvey kardeşim ve Josh'ın burada olmaması gerekiyordu Sanırım. | Open Subtitles | بالواقع نحن اشقاء وجوش لم يكن من المفترض ان يكون هنا الان. |
Doktorun bana söylediğine göre oldukça hasta bir adam olmam gerekiyor. | Open Subtitles | من المفترض أننى رجل مريض جداً ، هذا ما يقوله الطبيب |
Sözde dürüst olan o anda bile bahse girerim, bir yalan vardır. Fakat o anın asıl amacı kurgunun sahteliğini ön plana çıkarmaktır. | TED | وبالرغم من كونها لحظة صادقة، سأجادل، إنها في خدمة الكذب، ولكن من المفترض أن تصنع المقدمة في الخيال. |
Akşam 8'de yemek yememiz gerekiyor, o yüzden çavdarı 7'e yetiştirmem gerek. | Open Subtitles | من المفترض اننا سنذهب للعشاء عند الثامن لذا ساضع الخبز عند السابعة |
Senin kendini riske atman gerekirdi. Onun yerine Aaron attı. | Open Subtitles | كان من المفترض ان تقف أنت بجانبي بدلا من آرون |
İyi de Marissa'nın ağlaması Ryan'ın da düşüncelere dalıp gitmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | . من المفترض انها تبكى و هو من المفترض أن يحضنها |
Annenin bu dünyanın hakimi olması gerekiyordu, onun müthiş güç ve bilgeliğiyle. | Open Subtitles | أمي كانت من المفترض أن تكون حاكمة هذا الكوكب بقوتها العالية ومعرفتها |
Tehlikeli bölgeden uzak durman gerekiyordu. Sadece bilgi toplamalısın. Duydun mu? | Open Subtitles | كان من المفترض أن تبقي خارج منطقة الخطر أتفهمين هذا ؟ |
Herneyse, bu akşam parti var ve onunla gitmem gerekiyordu ve şimdi... | Open Subtitles | وهناك أحتفال بالمدرسة الليلة وكان من المفترض أن أذهب برفقته ، والآن |
- Gelemedim. Burada işinin başında olman gerekiyordu. Kimse ne yaptığının farkında değil. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هنا لا أحد يعرف ماذا تفعل بحق الجحيم |
Semptom raporlarınızı doldurmanız ve biz sizi çağırınca buraya gelmeniz gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض ان تملأ تقرير أعراضك وتأتي عندما نتصل بك |
7'lik bir akım seviyesi var, ama şeyde olmaması gerekiyor... | Open Subtitles | هناك مستوى حالى من 7 ليس من المفترض أن يكون |
Şu tırnaklarına bak. Keman yüzünden onları kesmen gerekiyor. Defalarca söyledim. | Open Subtitles | من المفترض أن تقصيها لأجل الكمان أخبرتك بهذا , توقفو توقفو |
Tamam, şimdi de geriye doğru, bakalım buradaki Sözde gizli mesajı duyabilecek misiniz? | TED | حسنا، هذا هو الاستماع بالعكس، لنرى ما اذا كان يمكنك سماع الرسائل الخفية التي من المفترض أن تكون هنا في الداخل. |
Mutlu olman gerek. Tavsiyene uydum, dünyaya büyük bir iyilik yapıyorum. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون سعيداً أنا أقوم بتقديم خدمة كبيرة للعالم |
Buna bakınca "Müthiş araba" dememiz gerekirdi, "Müthiş reklam" değil. Ben güldüm. | Open Subtitles | من المفترض أن ترى هذا وتقول إنها سيارة رائعة, لا إعلان رائع |
Bizim balayımız olması gereken zamanda oraya gittiğimde çok güzeldi. | Open Subtitles | عندما ذهبت هناك لماكان من المفترض ان يكون شهر العسل |
Siz ne yapıyorsunuz çocuklar? Sizin Noel alışverişi yapmanız gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن تقوموا بالتبضع قبل ليلة رأس السنة ؟ |
- Haddini aştın ve beni beklemen gerektiğini çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | انت خارج الخط انت على حق كان من المفترض ان تنتظرنى |
Unutma, bizler gibi ezik, uysal küçük bir kız olman lazım. | Open Subtitles | لا تنس , أنت من المفترض أنك فتاه صغيرة وديعة مثلنا |
Pekala, muhtemelen sarmam gerekir,.. ...ama bandajlar tıbbi çantada kaldı. | Open Subtitles | من المفترض أن أقوم بلفة لكن الرباط في المعدات الطبية |
Belki o da benim gibi üstüne vazife olmayan bir işe burnunu sokmuştur. | Open Subtitles | ربما تعثر بشىء ما لم يكن من المفترض ان يتعثر به،مثلما فعلت انا |
Ama bu bizim ilişkimizde bir kilometre taşı olacaktı Güya. | Open Subtitles | آجل ، من المفترض أن تكون علامة فارقة في علاقتنا |
Bana yardım ediyor olman lazımdı bu aşağılık şerefsiz heriften randevu kopartman değil. | Open Subtitles | أنت من المفترض أن تقومي بمساعدتي وليس الحصول على موعد مع هذا الوغد |
Seni tanıştırmak istedim ama isimlerimizi söylememiz yasak. | Open Subtitles | أردت أن أعرض لكم ولكن من المفترض أن تكون مجهولة المصدر. |