burada bulunanların çoğu çok fazla sayıda insanın bunu gördüğüne şahit oldu. | TED | العديد منكم هنا لديه الفرصة للتأكد من أن يشاهده الكثير من الناس. |
Ve anlayabileceğiniz üzere, burada ben bir yatırım fonu için analisttim. Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. | TED | لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية |
Ve benim için size burada ilk defa gösterebiliyor olmak muhteşem bir onur. | TED | و انه لشرف عظيم بالنسبة لي ان استطيع ان اقدمه لكم هنا اولا |
Herşey buraya kadar çıkıyor, bir hayat döngüsü var dediler. | TED | كل الامور التي يعرضونها هنا .. تعبر عن دورة الحياة |
Ve bu nedenle, buraya gelmek için Inverleith Row'daki kestirme yolu kullanmış. | TED | ولذلك لابد أنها سلكت طريقاً مختصراً عبر ايفيرليث رو لتصل إلى هنا. |
Bugün burada, okyanusun ortasında teknede duruyorum ve çalışmamın gerçekten önemli etkisini konuşmak için buradan daha iyi bir yer olamaz. | TED | أقف هنا اليوم على هذا القارب في عرض المحيط، وما من مكان أفضل من هذا للحديث عن تأثير عملي بالغ الأهمية. |
burası McMurdo'nun kendisi. Yazın burada bin kadar insan çalışır, ve kışın 200 kadar burası altı ay boyunca tamamen karanlık iken. | TED | هذه ماكموردو نفسها. حوالي ألف شخص يعملون هنا في الصيف، وحوالي 200 في فصل الشتاء عندما تكون مظلمة تماما طيلة ستة أشهر. |
Niall Ferguson: Ben burada sadece... Dogu'nun yukselisi hakkinda konusmuyorum. Geri kalanlarin yukselisi hakkinda konusuyorum. Buna Guney Amerika da dahil. | TED | نيل فيرجوسون : حسناً أنا لا أتحدث هنا عن نهوض الشرق; أنا أتحدث عن نهضة بقية الدول، وهذا يتضمن جنوب أمريكا. |
Bugün burada silahın barış ve istikrar sağlamak için nasıl kullanılabileceğini anlatacağım. | TED | انا أقف هنا اليوم لكي اخبركم عن استخدام السلاح كأداة للسلام والاستقرار |
İşlerin ilginçleştiği yer burası: burada her tik işareti izleyiciyi güldürdüğü anlar. | TED | هناك تصبح الأمور مثيرة نوعًا: كل علامة هنا تعبر عن إضحاكه لهم. |
Sonra, tam burada herkesin hatırlayacağı bir başrol devreye girer. | TED | ثم، هنا تحديدًا، يحظى بأهم لحظة.. وهي لحظة سنتذكرها دومًا. |
Fransa'da yurttaş senatosu için bir kampanya mevcut, İskoçya'da bir başka kampanya ve tabii ki burada, Macaristan'da bu yapılabilir. | TED | هناك حملة لبناء مجلس شيوخ مواطن في فرنسا وحملة أخرى في اسكتلندا، ويمكن، بطبيعة الحال، القيام بها هنا في المجر. |
Benim hikayem aslında iki yıl önce tam burada Rajasthan'da başlıyor. | TED | تبدأ قصتي هنا تماما في الواقع في راجستان منذ حوالي سنتين. |
burada yaptığımız şey, resmi alıp 3 boyutlu model uzayı içine getirmektir. | TED | فما نحاول فعله هنا هو أخذ الصور وبثها في النموذج ثلاثي الأبعاد |
burada planktonlar arasında, besin ağı o kadar dolaşık ve karışıktır ki, bilim insanları bile kimin kimle beslendiğini bilmezler. | TED | هنا بين كل العوالق تعد الشبكة الغذائية شديدة التعقيد و الإبهام والتشابك حتى العلماء ذاتهم لايمكنهم تحديد من يفترس من |
burada protez bir uzuv var, aslında Irak'tan dönen bir askerinkiyle tamamen aynı... | TED | هذا طرف صناعي هنا مثل هذا الذي عند الجندي الذي عاد من العراق |
buraya kalpten inandığım bir besin devrimini başlatmak için geldim. | TED | لقد جئت إلى هنا لأبدأ ثورةً غذائيةً أؤمن بها بشدة. |
Sonuçta 2007'de, kampanyayı buraya getirdik ve bubu kampanya içın zemin hazırladı. | TED | لذلك في عام 2007، أحضرنا الحملة إلى هنا ولقد كان عرض للحملة |
bu gece buraya gelmeden önce kızlarımdan bir tanesi bağırmaya başladı. | TED | فقط، قبل مجيئي إلى هنا هذه الليلة، بدأت إحدى بناتي بالصراخ. |
Güney Asya’yı da buradan bölüyorum. Hindistan ortadaki büyük baloncuğu temsil ediyor. | TED | ويمكن أن أقسّم جنوب آسيا هنا. الهند هي الفقاعة الكبرى في المنتصف |
bu resmi sadece birkaç dakika önce buradan 10 blok uzakta çektim. | TED | إلتقطت هذه الصّورة منذ بضع دقائق على مسافة 10 مباني من هنا |
şu an gerçekleşmekte olan inanılmaz dördüncü üretim devrimini size söylemek için buradayım. | TED | أنا هنا لأخبركم عن ثورة التصنيع الرابعة المذهلة والتي هي قيد التنفيذ الآن |
Yaklaşık bir saat. Crosbie'nin uşaklarından biri, beni almaya geldi. | Open Subtitles | حوالى نصف ساعة, لقد أحضرنى احد خدم منزل كروسبى هنا |
buradaki anahtar fizik prensibi su kaynamaya başladığında 1.600 faktöre kadar genişlemesidir. | TED | المبدا الفيزيائي هنا هو انه عندم يغلي الماء ويتبخر يتمدد بمعامل 1.600 |
Bir şekilde bu adamlardan her biriyle arkadaş evliliği yapmıştım. | TED | في الحقيقة كان الامر كذلك .. فالامر هنا يشابه الزواج |
Fakat burda olma nedenim bu tür bir tasarımı anlatmak değil. | TED | لكني لم آت إلى هنا للحديث عن ذلك النوع من التصميمات. |
Bunun böyle kalmasına izin verirseniz buralarda hiçbir şeyin gevenliği olmaz. | Open Subtitles | لو تركنا هذا دون عقاب لن يكون هناك شيء آمن هنا |
Onları her yerde görmüşsünüzdür. özellikle radarların artık daha ucuz olduğu şu günlerde. | TED | لقد رأيتموها هنا في المحيط وخاصة ان الرادارات هذه الايام اصبحت ارخص سعراً |
MacDonald adında bir adam buraya burada sırf yerliler ve çakallar varken gelmiş. | Open Subtitles | يسمى ماكدونالد كان هنا عندما لم يكن هنا سوى الهنود الحمر وذئاب البراري |
şurada sol tarafta. büyük bir volkan olan Axial Seamount. | TED | على الناحية اليسرى هنا يوجد بركان كبير يدعى آكسيال سيماونت |