Bunu kimseye söylemedim ama her zaman sizin mesleğinizi yapmak istemişimdir. | Open Subtitles | لم أخبر أحدا بهذا لكن كنت دائماً أود فعل ما تفعلين |
Cadillac'ın kanatçık yapımını devam ettirmediğini Chrysler'e ileten kişi odur. | Open Subtitles | إنه الرجل الذي أخبر كرايسلر أن كاديلاك ستتخلص من الزعانف |
Sen kimseye Avcı olduğumu söyleme, ben de senin salak olduğunu söylemem. | Open Subtitles | أنت لن تخبر أحد أنني المبيدة وأنا لن أخبر أحد أنك حمقاء |
Heywood'a söyle, boğazına bıçak dayadığım için üzgünüm Hiç kuvvetim kalmadı. | Open Subtitles | ملحوظة : أخبر هيوود أنى أسف لأنى وضعت السكينة على رقبته |
Ama bana güven, petrol kazınla ilgili kimseye tek bir kelime söylemeyeceğim. | Open Subtitles | ثق بي، أنا لن أخبر كلمة واحدة لأي أحد بشأن تنقيبك للنفط |
Candaules Gyges'e kraliçenin her gece aynı şeyi yaptığını söyledi. | Open Subtitles | كاندليز أخبر غايجيز بأن ثمة عادة تمارسها الملكة كل ليلة |
Joe senin için çok mutluyum, ama Kelly'ye daha bundan bahsedemedim. | Open Subtitles | جو أنا مسروره بخصوص ماحدث لك لكنى لم أخبر كيللى بعد |
Jenny'e daha söylemedim çünkü söylersem hemen harekete geçmek ister. | Open Subtitles | ولم أخبر جيني لأنها سترغب في القيام بشيء ما ألأن |
Bunu karıma bile söylemedim ama her gece kâbuslar görüyorum. | Open Subtitles | .. لم أخبر زوجتي بهذا لكن كل ليلة تخالجني الكوابيس |
Lars, Phillip ile Kari'nin tekrar Paris'e gideceklerinden söz etti. | Open Subtitles | لارس أخبر اريك بأن فيليب وكاري ذهبا إلى باريس ثانيةً |
Aynen, yeni evlilere de benim söylemem lazım çünkü, sözde biz birbirimizi tanıyormuşuz. | Open Subtitles | أجل, و علي أن أخبر العروسين, لأنه, كما يظهر, أننا نعرف بعضنا البعض |
Anlatsaydım gerçekten çok kızardı ama tabii ki bunu kimseye söylemem. | Open Subtitles | لقد جعله هذا قلقًا جدًا جدًا لكن بالتأكيد لن أخبر أحد |
- Simmons'a anlattıklarını bize anlatabilir. - Onu bulman gerek önce. | Open Subtitles | هو قد يخبرنا ما أخبر به سيمونس يجب أن تجده أولا |
Ouellette, Crandall'a buraya bir uçuş daha yapabilecek zamanı olduğunu söyle. | Open Subtitles | ويليت، أخبر كراندال أنه لديه وقت للطيران هنا.. نعم يا سيدي. |
Olmamalıydı. Ve kimseye hiçbir şey söylemeyeceğim. Tabii sen de. | Open Subtitles | ولن يتكرّر ثانيةً، ولن أخبر أيّ أحد بهذا، وعليكِ بالمثل |
Bu balmumu Poirot'ya, cinayette bir suç ortağı olduğunu da söyledi. | Open Subtitles | الشمع الذي أخبر بوارو إلى أن هناك شريكا في جريمة القتل |
Bu gece Kelly'ye anlatamazsın.Sen Kelly'ye karının evde sana ihtiyacı olduğunu söylersin. | Open Subtitles | أخبر كيلي أنت تؤجل الموعد لغدا أخبرها أن زوجتك تحتاجك بالبيت معها |
- Öyle mi? Elbette. "Onu Lalelere anlat"ı dinlemek ister misin? | Open Subtitles | طبعاً، هل تحبين سماع أغنية أخبر زهرة التوليب؟ |
Kadınlara ne hissettiğimi söylemek için hastalıklı bir istek duyuyorum. | Open Subtitles | لدي هذه الرغبة السخيفة في أن أخبر النساء بحقيقة شعوري |
Monte Cristo'ya gemisinin gümrükten geçeceğini, ama o gece limanda kalması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبر الأمير أنك ستساعده على مرورالشحنهمن الجمرك, لكن يجب أن تبقى هذه الشحنهفىالميناءليلهواحده. |
Güvenlik bankanın erken kapandığını söylemiş. - Belki erken kapanmıştır. | Open Subtitles | صديقى الشرطى أخبر من قبل الحارس أن المصرف أغلق مبكراً. |
Adamlara haber verin. Tam teçhizatla, saat 14:00'da. | Open Subtitles | أخبر الرجال ان يكونو مستعدين في الساعة 1400 |
Şimdiye kadar kimseye anlatmadım... bebekken silikon bir meme emdim ben. | Open Subtitles | أنا لم أخبر أي أحد بذلك و لكن عندما كنت طفلا صغيرا كنت أرضع من حلمة مزيفة. |
Buralarda bir şey çalışmıyorsa, bir sorun olursa birine söylerim. | Open Subtitles | و إذا وقعت في مشكلة أنا أخبر أحدا وهم يصلحوه |
Tamam, o zaman diğerlerine sizin de geleceğinizi söyleyeyim mi? | Open Subtitles | حسناً, لذا يمكنني أن أخبر الناس يمكنكم أن تكونوا هناك؟ |