"عدا" - Translation from Arabic to Turkish

• hariç
• Ama
• haricinde
• Sadece
• Yoksa
• Tabii
• saymazsak
• Tabi
• Ancak
• dışındaki
• tek
• Fakat
• diğer
• başka
• bunun dışında

fasulye hariç hiçbirşeye paramız yetmiyor. İşte bizim barınma ihtiyacımız ticarete böyle dönüştü,
لا نستطيع ان نأكل أى شىء عدا البقوليات. هذا هو مسكننا أصبح سلعة.

Yani evinizin ön kapısının yanında bir düğme olduğunu, siz evden ayrıldığınızda buzdolabı hariç her şeyi kapatabildiğinizi hayal edin.
ولكن تخيلوا لو أن لكل منزل مفتاح كهربائي بجانب الباب الأمامي، وعندما تغادرون المنزل تستطيعون إطفاء كل شيء عدا الثلاجة،

Halka ya da bir hayır kurumuna bağışta bulunursanız, sırtınız sıvazlanır ve vergi yardımı-indirimi- alırsınız-- meteliksiz kalabileceğiniz internet ortamı hariç Tabii.
اذا أعطيت شيئاً كتبرع أو للعامة تحصل على تربيتة على الظهر و هبة ضرائب ما عدا على الشبكة حيث يمكن أن تفلس

Güzel olandan sonra arzu edebiliriz, Ama esas cazibemiz şeytanla yatıyor.
ربما نرتقى به الى الخير فيما عدا أفتناننا الحقيقى بأكاذيب الشر

Zehirli dumanlar yüzünden gaz maskesi takmak zorunda kaldım. Tahminimce bu resim haricinde.
كان علي إرتداء قناع للغاز، بسبب الغازات السامة، أظن فيما عدا تلك الصورة.

Bu da sitelerin Sadece gerçek sahibi tarafından değiştirilmesini sağlar.
وهذا يمنع أيّ أحد من تعديل الموقع، عدا المالك الحقيقيّ.

Yoksa hayat anlamsız ve mutlu sonu olmayan bir filme benzerdi.
ما عدا أنه سيكون مثل فلم بدون نقطة ولا نهاية سعيدة

Her ikisi de muhteşem ve arada ortaya çıkan bilgisayarlar hariç, neredeyse aynı.
كليهما رائعة ومتشابهة إلى حد كبير، عدا الذي حدث فيما بين أجهزة الكمبيوتر.

İhtiyat ve 31 numaralı batarya ekibi hariç herkes gemiyi terk etsin.
عدا طاقم التأمين و طاقم المدفعيه 31 أريدكم جميعا أن تخلوا السفينه

Bütün söylediklerinde haklısın bir tek şey hariç; "Elbette Sicilyalılar da gelişmek istiyorlar."
أنت محق في كل شيء ما عدا قولك إن الصقليين يرغبون في التطور

Annem hariç hiç kimse, Ama o sayılmaz değil mi,
لا أحد ما عدا أُمى وكن لا أعتقد بأنها تُحسب

Ailen ve senin hakkında düşündüklerim hariç. O yalan değildi.
فيما عدا شعوري نحوك ونحو عائلتك هذا لم يكن كذبة

Orada bir kere Java kahvesi içmiştim. Bana huzur hariç her şeyi verdi.
شربت كأس جافا مرة هناك أي شيء ما عدا ذلك جعلني أشعر بالأمان

Telefon numarasını değiştirmiş. Biri hariç bütün kredi kartlarını iptal ettirmiş.
إنها تغير رقم هاتفها,و تلغي كل بطاقاتها الائتمانية ما عدا واحدة

Ama bu aralar babamın öfkesi burnunda. Son zamanlarda çok içmeye başladı.
ما عدا أبي فهو يتصرف بلا وعي لقد أفرط في الشرب مؤخراً

Sanırım öyle. Ama her şeyin pijama gibi görünmesi dışında.
أعتقد هذا عدا ان كل شيء يبدو مثل بيجامات الآن

Şimdi masaya daha yakın olmak haricinde hiç bir şey.
لا شيء، عدا أنه بطريقة ما أقرب إلى السفرة الآن

Sadece şu an siz Glenn Gould'un piyano çalan vücudu içindesiniz ve parmaklarınız kararları veriyor gibi hissediyorsunuz ve bütün süreç boyunca hareket ediyorlar.
عدا أنك داخل جسد جلين جولد و تقوم بالعزف, و تشعر و كأن أصابعك هى التى تتحرك من تلقاء نفسها خلال عملية العزف كلها.

Yoksa neden satranç kulübüne ya da tiyatro kulübüne katılayım değil mi?
الذي ما عدا ذلك أَنضمُّ إلى الشطرنجِ النادي، نادي المسرحيةَ والنادي الرئيسيَ؟

Sizden uzak kalmamı saymazsak, o kadar da kötü değil.
عدا أنه يفصلنى عنكم يا أحبائى, فهو ليس بهذا السوء

Gördüğün gibi kardeşlerim yanıldı-- ...aydaki şehir olayı dışında Tabi.
شقيقتاي كانتا مخطئتين. فيما عدا المدن التي على سطح القمر.

Ancak, Şişko Louie, herkesin tersine Kraliyet ailesinden olmaya alıştı.
الجميع .. ما عدا لويي السمين فهو ملائم تماما للتتويج

Yiyecek dışındaki her şey. Onlar başka bir tesiste saklanıyor.
كل شيء عدا الطعام , والذي يخزن في منشأة منفصله.

Fakat de Beauvoir için dünya yaşamı durağanlık yerine büyüleyici ve bedensel idi.
لكن بعيون دي بوفوار، فالحياة الدنيا آسرة، حِسّيّة، وأيّ شيء عدا أنّها ساكنة.

Ama diğer yandan diyorsunuz ki iddialarınızı belgeleyen bir DVD var.
لكن عدا ذلك أنت تقول بأنك تملك التسجيل الذي يدعم إدعاءاتك,

Bu makineler, Afrika'da oldukça nadir bulunuyor. Dolayısıyla ön saflarda savaşan bu bilim insanlarına örnekleri denizaşırı göndermek dışında başka şans bırakmıyor.
تلك الآلات قليلة وبعيدة في القارة، مما يجعل العديد من العلماء يعملون بدون أي خيار آخر ما عدا إرسال العينات في الخارج.

bunun dışında senin aşağılık kardeşin, bana ödeme yapmamaya karar veriyor.
ما عدا هذه المرة، أخوك الأحمق قرر أن لا يدفع لي.