| Ve müzikle bir şeyler anlatırken, ki bu temelinde sestir, her çeşit insana ve her türlü şeye ulaşabiliriz. | TED | وبقول شئ ما عبر الموسيقى، الذي هو في الأساس الصوت، عندئذ يمكننا الوصول لكل أنواع الأشياء وكل أنواع البشر. |
| Herşeyi denedik. her şeye baktık, her şeyi satın aldık. | TED | لقد حاولنا كل شئ وشاهدنا كل شئ، أشترينا كل شئ |
| Sen, bu şeye binmek için bir arkadaşa çok uzun vermezsin. | Open Subtitles | أنت لم تمنح الشخص الوقت الكافي ليصعد على متن هذا الشيء |
| Ama her şeye rağmen, bir şey olmamış gibi dans etmeye devam edeceğiz. | Open Subtitles | لكننا قررنا أن لن نسمح له بإفساد الحفلة. سنرقص وكأنّ شيئاً لم يحدث. |
| Siz de biliyorsunuz ki Taş Bebek her şeye değer. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك كما تعرف لم يكن شىء جيد للفتاة |
| Bir şeye başladık ve hoşlansak da hoşlanmasak da bitirmek zorundayız. | Open Subtitles | لقد بدأنا فى شئ , فعلينا إنهائه سواء شئت أم أبيت |
| Kırların içinde her şeye cevap verecek bir yer vardı. | Open Subtitles | فى مكان ما فى البرية توجد الأجابة عن كل شئ |
| Sizden beyninizi bu mahkeme salonu içinde gerçekleşenler dışında her şeye kapamanızı istiyorum. | Open Subtitles | يجب أن تصفوا أذهانكم من كل شئ اٍلا مما سيدور فى هذه المحكمة |
| Büyük olasılıkla Dr No ile başladı. Seni hiçbir şeye zorlamıyoruz. | Open Subtitles | ربما بدأت من قبل دكتور نو لن نجبرك لتعمل أى شئ |
| Ben de güzel olmak istiyorum. Sanırım her şeye sahip olamıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أريد أن أكون جميلة أظن أن المرء لا يحصل على كل شئ يتمناه |
| Başka bir şeye ihtiyacınız olursa bana ya da Yüzbaşı Tower'a haber verin. | Open Subtitles | لو احتجتما أى شيء، لتخبرباني أنا أو الكابتن تاور، وسوف نجهز هذا الشيء |
| Şimdi, sizi Floop'un kalesine götürebilecek hızlı bir şeye ihtiyacınız var. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سيأخذكما بسرعة كافية إلى قصر فلوب هو هذا |
| Eğer bir suç mahallinde bir şeye dokunursan, bu pudrayı koyduğumda parmak izlerini ortaya çıkarıyor, ben de orada olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | لو لمستِ شيئاً في مسرح الجريمة ،أضع بعضاً من هذا المسحوق عليه لأتمكن من رؤية بصماتك وحينها أعرف أنِك كنتِ هناك |
| Bazı insanlara her şeye sahip, o yüzden kafam karışıyor. | Open Subtitles | بعض الناس تملك كل شىء, انا متداخل على هذا الامر. |
| Sonucunda Veronica bu üç şeye evet dedi. Böcekler, su sızıntısı, küf. | TED | تبين أن فيرونيكا قالت نعم لتلك الأشياء الثلاثة الصراصير وتسريب الماء والتعفُّن |
| 15 yıl önce inceleyemeyeceğimiz bir şeye ışık altında bakmak mantıksız gelmişti. | Open Subtitles | منذ 15 سنة مضت فكرنا لماذا نهتم بشيء لا نستطيع تحليله أصلاً؟ |
| Bu şekilde, kontrol etmek için düşünmekten başka bir şeye ihtiyacımız olmaz. | TED | عندها لن نحتاج لأي شيء للتحكم بالسيارة، ما عدا التفكير في ذلك. |
| Gizli dikkatte, gözlerinizi hareket ettirmeden bir şeye dikkatinizi verirsiniz. | TED | وفيه تولي اهتماماً لشيء ما، ولكن من دون تحريك عينيك. |
| Eğer bunlar bir şeye bağlıysa, bir kamyona bile, onunla evleneceğim. | Open Subtitles | إن كانتا موصولتان بأيّ شيءٍ حتّى لو كان شاحنةً، فسأتزوّج بها |
| Fakat olduğum yerden olmak istediğim yere gitmek için, bir şeye ihtiyacım vardı. | TED | ولكن للذهاب من حيث كنت الى حيث اردت ان اكون كنت احتاج شيئا |
| - Kesinlikle ellerinde pervasızca şekillenen kaderimi hiçbir şeye değişmezdim. | Open Subtitles | وإلّا لما وضعت قَدَري بين يديك بتهوّر. الأربعاء، 29 يوليو |
| Dinle, eğer bir şeye ihtiyacın olursa, sadece iste, tamam mı? | Open Subtitles | اسمع , اذا احتجت لأي شي, لا تتردد في طلبي, طيب؟ |
| Sana o meteor yağmurunda ne oldu bilmiyorum baba ama sanırım sen o depodaki şeye hayal edebileceğimden daha çok bağlısın. | Open Subtitles | لا أعرف ما حدث لك في سيل النيازك ذلك، أبي لكني أعتقد أنك مرتبط بما كان في المستودع أكثر مما تصورت |
| Kardeşim o şeye her tekme atışında, yeşil bir sahada olduğunu hayal ediyor. | Open Subtitles | هو دائماً يركل هذا الشئ وأخى يعتقد أنه كان عظيم فى هذا المجال |
| Ya da afyon aldığıyla ilgili yalanından sonra... söyleyeceğin bir şeye inanayım? | Open Subtitles | أو أثق بأي شيء تقولين إنه حدث بعد أن كذبت بشأن المخدر؟ |