Bu genelde şehrinizdeki ilgili servis numarasını aradığınızda ulaştığınız yer. | TED | إنه على العموم حيث تصل حين تتصل ب311 في مدينتك. |
Bu Montparnasse Mezarlığının altında çekildi. Birçok ölü kemiklerin koyulduğu yer. | TED | وقد أخذت هذه تحت مقبرة مونتبارناس حيث توجد معظم التوابيت الصغيرة. |
Bu, Lampoon günlerinde çıkan tüm bir katalogdan alındı --yaklaşık 18 sayfalık bir katalog işin temelini aldığım yer. | TED | وهذا من كتالوج كامل يقع فى 18 صفحة أو نحو ذلك أعيد تشغيله في أيام لامبون حيث شذبت اسناني |
Bir yer bulup kazmalıyız. Ne kadar çabuk o kadar iyi. | Open Subtitles | يجب أن نجد مكانا لنحفره و كلما كان أبكر كان أفضل |
Neyse ki o göğsünde bir harf için daha yer var. | Open Subtitles | هو شيء جيد هناك غرفة على تلك صدر لك للرسالة الأخرى |
Evin çevresinde kolayca kaybolan şeyler için bir yer belirleyin. | TED | في جميع أنحاء المنزل، قم بتحديد أماكن لأشياء تضيع بسهولة |
Ve Hindistan, hastalığın en son ayakta kaldığı yer oldu. | TED | وفي الهند كان هناك مكان حيث فعل الجدري آخر أفعاله. |
Güç bazen de olumlu kardır. senin kazancın benim kazancım olduğu yer. | TED | القوة بامكانها أيضا أن تكون مجموع إيجابي، حيث مكسبك يصبح مكسبي أيضا. |
Rahibe manastırı babasız çocukları büyütmek için daha güzel bir yer. | Open Subtitles | لا يا أبي، الأديرة أيضاً حيث تذهب الأمهات العازبات لولادة أطفالهن |
Acaba evinden kaçan .ucuz midillileri bulabileceğim... bir yer var mı? | Open Subtitles | أليس هناك حظيرة، حيث يمكنك اختيار مهور رخيصة، ثم الفرار بها؟ |
Rahatça konuşabileceğimiz öyle pek ortalıklarda olmayan bir yer bildiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنها تعرف حانة خارج الطريق حيث يمكننا أن نتحدث |
Ve tam şurası, 320 km. İlerisi, dağdan çıkacağımız yer. | Open Subtitles | هناك، على بعد حوالي 200 ميل حيث سنخرج من الجبل |
Kızılderili kafa derisinin iyi para ettiği bir yer biliyorum. | Open Subtitles | أعرف مكانا يمكن البيع فيه فروة شعر هندية بثمن جيد |
Bana ondan bir yer verin. En kısa zamanda ayrılmak istiyorum. | Open Subtitles | احجز لى مكانا فى هذه, اريد ان اسافر بأسرع ما يمكن |
Üstelik burası çok dar. Dönecek kadar bile yer yok, heryerim tutuldu. | Open Subtitles | و، وراء أكثر من ذلك، ليس لدي أي غرفة للتحرك لي هنا، |
Pigalle'de küçük bir yer vardı, orada haftada en az iki kez yerdim. | Open Subtitles | هناك أماكن قليلة فى بيجال .. أكلت فيها مرتين أسبوعياً إنه جيد .. |
Tutuklandıkları yer, yanlış teşhis edildikleri yer, suç esnasında bulundukları yer. | TED | مكان الاعتقال ، ومكان التعرف الخطأ عليهم ، موقع المدعي عليهم. |
Günlük hayatımızda Dünya'yı daha küçük bir yer haline getirmek için ihtiyacımız var. | TED | نحن نحتاج هذا في حياتنا اليومية، من أجل أن نجعل العالم مكانًا أصغر. |
Evde bu kadar yemez ama burada her zaman çok yer. | Open Subtitles | هو لا يأكل الكثير في البيت ولكنه دائماً يأكل الكثير هنا |
Bu konseptin yer aldığı en etkileyici alanlardan bir tanesi ise makine öğrenmesi. | TED | من اكثر المجالات المذهلة التي تعمل فيها هذه الخاصية هو مجال التعلم الآلي |
Yaşamak için ne kadar güzel bir yer değil mi? | Open Subtitles | يا له من مكانٍ فخم بالتأكيد أليس كذلك يا عزيزاتي؟ |
Mutfağına girip, size ait olmayan şeyleri yer, ...haddinize olmayan kapıları açar mısınız? | Open Subtitles | أتدخل المطبخ و تأكل طعاماً لا يخصك و تفتح أبواباً لحجرات لا تخصك؟ |
nerde olduğunu görmek isterseniz. İşte Kuzey Carolina. Daha yakından bakınca göreceğiniz Bertie County, eyaletin doğu tarafında yer alıyor. | TED | لإعطائكم فكرة عن الموقع هنا ولاية كارولينا الشمالية ، وإذا كبرنا الصورة مقاطعه بيرتي تقع في المنطقة الشرقية من الولاية |
Baldızım sahilde bir yer almak istiyor. O bölgeyi sever misiniz? | Open Subtitles | ابنة زوجتي تريد شراء منزل على الشواطئ ما رأيك بالمكان ؟ |
Bullpen'de (Yedek atıcıların ısındıkları yer) bile yaralı halde yatıyor olabilir. | Open Subtitles | لربما هو ينزف الآن في منطقة إحماء المناوب عن رامي الكرة |
Güvenli bir yer bulursa in yapması için güzel bir nedeni var. | Open Subtitles | هناكَ احتمال جيد أن يجلس دونَ تحرك لو عثرَ على بقعة آمنة |
Sadece bir yer boştu. Bu yüzden siz yarın döneceksiniz. | Open Subtitles | ولكن هناك مقعد واحد فقط, لذلك عليك أن تذهب غدا. |