Ancak artistik ve dekoratif hünerler aslında bunlardan çok daha eskidir. | TED | لكن المهارات الفنية والزخرفية هي في الواقع أقدم من ذلك بكثير. |
Yani reaktörün çevresindeki muhafaza binası çok daha küçük ve kompakt olabilir. | TED | لذا فيمكن لبناية الاحتواء النووي حول المفاعل أن تكون أصغر وأضيق بكثير. |
Veya o kadar da zeki değillerdir ya da çok yönlü teknoloji oluşturabilecek düzeydeki bir zekânın evrimi sandığımızdan çok daha nadirdir. | TED | أو ربما أنهم ليسوا بذلك الذكاء، أو ربما التطور نوع ذكيّ قادر على خلق تكنولوجيا متطورة هو أندر بكثير مما لقد افترضنا. |
Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak hayatı boyunca özgür birine kıyasla sizi çok daha büyük oranda suç işlemeye itiyor. | TED | أوضحت الأبحاث أن احتجاز شخص ما في السجن. يجعلك أكثر عرضة بكثير لارتكاب جريمة بعد خروجك، مما لو كنت حرًا طوال الوقت. |
Zaten kurum bakımındansa aile yanında bakım çok daha ucuza mal olmakta. | TED | و توفير النقود لهذه العائلات هو أيضًا أقل بكثير من توفيرها للمؤسسات. |
Bu olayların failleri bundan çok daha normal ve sıradan kişilerdir. | TED | الجناة طبيعيون أكثر بكثير من ذلك، وكل يوم أكثر مما قبل. |
Örneğin, insan sayısının çok daha az olmasının gezegen için, Gaia için daha iyi olacağını düşünen bazı aşırı çevreciler var. | TED | وعلى سبيل المثال يوجد عدد من المتعصبين للبيئة يعتقدون أنه سيكون من الأفضل لكوكبنا، لو كان هنالك عدد سكان أقل بكثير. |
Elbette evlilik dışı çocuk yapma gibi daha önce insanları suçladığımız şeylere nazaran bu suçlama çok daha iyiydi. | TED | وبطبيعة الحال، هذا أفضل بكثير لمعاقبة الناس بدلا من ذلك الشيء الذي اعتدناه مثل انجاب أطفال خارج إطار الزواج. |
Evet, ağaçlar ormanların temelidir fakat bir orman, gördüğünüzden çok daha fazlasıdır ve bugün, ormanlara bakış açınızı değiştirmek istiyorum. | TED | نعم، إن الأشجار هي أساس الغابات، ولكن الغابة هي أكثر بكثير مما نراه، وأريدُ اليوم تغيير طريقة تفكيركم حول الغابات. |
En yakın komşumuz Mars, Dünya'dan çok daha küçük ve atmosferine tutunmak için de daha az yer çekimine sahip. | TED | المريخ، جارنا الأقرب، هو أصغر بكثير مقارنةً بالأرض، لذلك له جاذبية أقل بكثير، مما لا يمكنه من الإحتفاظ بغلافه الجوي. |
Bugün Büyük Birader'in, kitlelerin beynini yıkamada sadece televizyonları kullanmak yerine, bilgisayar oyunlarını kullanarak çok daha etkili olacağına inanıyorum. | TED | اليوم أؤمن أن بيج بروذر سيجد نجاحا أكبر بكثير قي غسيل عقول الجماهير بالألعاب التلفزيونية عوضا عن مجرد التلفاز البسيط |
Teşekkür etmek, polisi olay yerine çağırmaktan çok daha ucuz. | TED | الشكر أقل كلفة بكثير عن طلب وحدات الشرطة في المشهد |
Şaşırtıcı derecede ince; dünyanın boyutu ile bizi koruduğu evrene kıyasla çap olarak kıyaslandığında bir elma kabuğundan çok daha incedir. | TED | إنه بشكل مبهر رقيق، مقارنةً مع حجم الأرض والكون الذي يحيطنا، انها أرق بكثير من جلد تفاحة مقارنةً مع قطر الأرض. |
Bağımsız bir sanatçı olarak albüm yayınlamak bugün olduğundan çok daha zordu, hem bilinirlik açısından, hem de pazarlama açısından. | TED | إن إصدار باقة كفنان مستقل، كان أصعب بكثير مما هو عليه هذه الأيام، سواء من حيث سماعها أو مجرد توزيعها. |
İnsanlar kayıtsız kalmadıkları zaman hayat çok daha kolay olabiliyor. | Open Subtitles | يمكن أن تكون الحياة أسهل بكثير مما يدعها الناس تكون |
Sizin kılıç stilinizin, ondan çok daha iyi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لكنّه يقُول بأن مهَارتك في استخدام السيف أفضَل منه بكثير |
Ama o andan itibaren, her şey çok, çok daha kolaydı | Open Subtitles | لكن منذ تلك اللحظه فصاعداً سارت الأمور على نحو أفضل بكثير |
Senin gibi, insanların kalbini okumak, kitaplardan çok daha değerli. | Open Subtitles | قراءة قلوب الناس كما تفعل أصعب بكثير من قراءة الكتب |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
Sadece, çok daha önce yapmam gereken ama yapmadığım şeyleri telafi etmem için bir şansım daha olduğuna çok mutluyum. | Open Subtitles | مرحباً , يا رجل , أنا سعيد وحسب بأنني أعطيت فرصة ثانية لأقوم بشيء لم أقوم به منذ وقت طويل |
Fakat eğer düşünürseniz ve organize olursanız zeminden çok daha fazla destek görürsünüz. | TED | لكن هناك المزيد من الضغوط من القواعد اكثر مما تعتقدون، إذا بدأنا بالتنظيم. |
Yani genomunuzu okuyarak, aileniz hakkında sizin bildiğinizden çok daha fazlasını öğrenebiliriz. | TED | و بقراءة الجنبيوم, ربما نتسطيع معرفة الكثير عن عائلتك مما تعرفه أنت. |
Buhar, sudan 1000 kat fazla hacme sahiptir bu nedenle muhafaza binalarının boyutları rektöre göre çok daha büyüktür. | TED | يأخذ البخار حيزاً أكبر من الماء السائل ب1000 مرة لذا تصبح بناية الاحتواء النووي كبيرةً جداً مقارنة بحجم المفاعل. |
Bana kalırsa beş altı ay öncesinden çok daha iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | أظنك تبدو أفضل مما كنت عليه قبل 5 أو 6 أشهر. |
Diğer cihazlara göre Marlon'ın kullandığı teknoloji çok daha gelişmişti. | Open Subtitles | تكنولجيا مارلون كانت أكثر تعقيداً مما كان مسموح له بها |
Bak, Jerry, bu TV'de çıkan tıraş kremlerinden çok daha üstün. | Open Subtitles | أنصت يا جيري، إنها أفضل كثيراً من أي معجون حلاقة تجاري. |
Kocasının hala yaşadığı daha sonra belirlenirse asılarak idam edilmek gibi çok daha büyük bir cezaya çarptırılabilir. | Open Subtitles | لو حُسم لاحقا ، أن زوجها لا زال حيا ، ربما تواجه عقوبة أشد وطئا |
Öyle ama bence öteki tarafın parçalanması gecikme parası ödemenden çok daha önemli. | Open Subtitles | حسنٌ. لكنّي أظن انهيار الجانب الآخر أشدّ ضغطًا بقليل من إيجار سكن متأخّر. |
Tekrar yazdım. Okuduğum zaman çok daha muğlak olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أعدت كتابتها وعندما أقرأُها الآن أجدها غامضة أكثر ممّا ينبغى |
15 yıl sonra, küresel ısınmanın kanıtları çok daha güçlüydü. | TED | بعد 15 سنة، الدليل على الاحترار العالمي كان أكثر قوة. |