Bana kalırsa beş altı ay öncesinden çok daha iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | أظنك تبدو أفضل مما كنت عليه قبل 5 أو 6 أشهر. |
Ama bu günlerde gittikçe şirinleşiyor olmalısın ki, gözüme öyle görünüyorsun. | Open Subtitles | لكنك تبدو ألطف هذه الأيام لأنك تبدو لطيفاً بالنسبة إلى الآن |
Yani muhtemelen böcek çok iyi hissediyor, aynı zamanda güzel görünüyor. | TED | انها تبدو جميلة .. للحشرات وتشعرها بصورة جيدة على نحو سواء |
Bu biçimler çok incelikli görünüyor ama işlem çok basit. | TED | هذه الأشكال تبدو معقدة، ولكن هذه العملية هي دونية جداً. |
Bana göre bu yolculuk Doug Dietz'e benziyor. Doug Dietz teknik bir adam. | TED | بالنسبة لي، تبدو تلك الرحلة مثل دوغ ديتز. دوغ ديتز هو شخص تقنيّ. |
Üzgünüm, evlat, ...ama bana emir verirken çok aptal görünüyorsun. | Open Subtitles | انا اسفه يابني ولكنك تبدو كالرئيس عندما تعطي لي الاوامر |
İyi görünüyorsun. İçeride de bu kadar iyi yedin mi? | Open Subtitles | تبدو في حال جيدة هل كنت تأكل جيداً في المطعم؟ |
İyi görünüyorsun. İçeride de bu kadar iyi yedin mi? | Open Subtitles | تبدو في حال جيدة هل كنت تأكل جيداً في المطعم؟ |
-Sen misin? Gayet iyi görünüyorsun. Gel buraya dostum, oturman lazım. | Open Subtitles | تبدو بصحة جيدة ، تعال يا صاح عليك الجلوس ، هيا |
-Gitmesi gerekmezdi. -Teşekkür ederim hayatım. Sen de çok iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | ليس عليها ان تذهب شكراً يا عزيزي, تبدو بحالة جيدة ايضاً |
Resmin fotografını hangi açıdan çekersem çekeyim, resim yine de iki boyutlu görünüyor. | TED | ويمكن لي التقاط صور له من أي زاوية، و ستظل تبدو ثنائية الأبعاد. |
Ve bugün, Haryana'daki bir okula gittiğinizde, her şey farklı görünüyor. | TED | إذًا اليوم، عندما تذهب إلى مدرسة في هاريانا، تبدو الأمور مختلفة. |
Özellikle de taze domates isteyenler için bu olanaksız görünüyor. | TED | وهذه تبدو مهمةً صعبة، خصوصًا لو كنت تريد طماطم نضرة. |
Şu an için tartışmayı ikinci grup kazanıyor gibi görünüyor. | TED | نوعاً ما تبدو المجموعة الثانية أنها علي صواب حتى الآن. |
Görünüşe göre, patlama-darbeli sesler gerçekten biraz insan sesine benziyor. | TED | يتضح أن أصوات تدفق النبضات تبدو تقريباً مثل أصوات البشر |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
bir renk seç. Şu kimonodan da vazgeç. Divana benziyorsun. | Open Subtitles | ـ اختر لوناً، وتخلّص من الرداء تبدو كأريكة ـ أريكة؟ |
O halde onlarda niçin... ...bir şeyler faklı gibi gözüküyor? | TED | إذا لماذا تبدو وكأن لديها شيئا مختلفا عن البقية ؟ |
Ve elbette kadınlar, ama sen... bunu da düşünüyor gibi görünmüyorsun. | Open Subtitles | والنساء أيضاً لكنك لا تبدو أنك تعطي اهتماماً لهذه الأفكار أيضاً |
Sen spor salonuna bile hiç gitmiyor gibisin. Eskiden giderdim ama fazla kaslandım. | Open Subtitles | انت تبدو انك لا تذهب الى النادى الرياضى على الاطلاق لقد أعتدت الذهاب |
Kötü yanından bakarsak benim gibilerin politikadan kaçması mümkün görünmüyor. | TED | على الجانب المظلم، السياسة لا تبدو كمهرب لناس من أمثالي. |
Bunun dışında, 2031 yaşında bir adam için oldukça çekici gözüküyorsun. | Open Subtitles | على غرار أنك تبدو لطيفا جميلا لرجل يبلغ 2,031 من العمر |
Aynı görünüyordu, fakat farklı bir orijini vardı, farklı bir sanat eseriydi. | TED | انها تبدو نفس اللوحة ولكنها من مكون آخر .. إنها عملٌ آخر |
Üzerinizde bir madalya dahi olmadığı için ne kadar da derli toplu görünüyorsunuz. | Open Subtitles | تبدو مرتب جداً، لأن ليس لديك شرف أو أشكال أخرى من تمييز الديكور |
Çılgınca ve aptalca geliyor kulağa, ama aslında ucuz ve köhne bir şey yerine hiçbir ekipman edinmemeyi tercih eden hastaneler var. | TED | قد يبدو ذلك جنون، وغبي. لكن هناك فعلاً مستشفيات تفضل أن لا تملك أي معدات على أن تملك معدات تبدو رخيصة وتافهة. |
Anlaşama maddeleri karmaşık olabilir, çünkü sorunun kendisi de bir o kadar karmaşık. | TED | صحيح ان بعض الشروط في الاتفاقية قد تبدو معقدة ولكنها حدت من الصراع |
Ve size bu araçlardan birinin yakından nasıl göründüğünü göstermek istiyorum. | TED | و أود أن أريكم كيف تبدو أحد هذه المركبات عن قرب. |