Muaf tutulacağını biliyorsun. O yüzden bu kadar büyük konuşuyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف جيدا بأنك ستعفى من التجنيد لذلك تتكلم هكذا. |
Ne olursa olsun konuşma. Ben de tek kelime etmeyeceğim. | Open Subtitles | . لا تتكلم مهما كنت تفعل لن أقول أي كلمة |
Söylediğini duydum. Ben hiç bez kullanmadım. Sen neden bahsediyorsun? | Open Subtitles | سمعت ذلك , انا لا البس حفاظات عمن تتكلم ؟ |
Kendi kafanda İngilizce konuşuyor olabilirsin ama ağzından çıktığı zaman vızıltıymış gibi duyuluyor. | Open Subtitles | أعني ، أنك في رأسك تتكلم الإنجليزية لكن حينما تنطقها فكلها طنين وطقطقات |
Babam garaja girdiğinden beri annemin konuşmak zorunda olduğu tek kişi benim. | Open Subtitles | بما أن أبى فى الجراج طوال اليوم فأنا الوحيد الذى تتكلم معه |
Bu kız aklını kaçırdı herhalde. Benimle böyle mi konuşuyorsun? | Open Subtitles | أعتقد أن هذه الفتاة فقدت صوابها تتكلم معي بهذه الطريقة؟ |
- Bu adalet önünde bir şey kazandırmaz. - Yakalanacakmışım gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | لن تفوزي بأي شيء أمام القضاء أنت تتكلم وكأنه سيتم القبض علي |
Bak, kimlerle konuşuyorsun ya da ne tür pornolar izliyorsun bilmiyorum ama gerçekte biz kızlar, öpüşme anından parmaklama anına saniyede geçiş yapmayız. | Open Subtitles | انظر, لا اعلم من كنت تتكلم معه او اي نوع من الاباحيات كنت تشاهده لكن النسوة في الحياة الواقعية لا يقفزن من التقبيل |
Ondan nefret ediyorsan ya da seni kızdırıyorsa onunla konuşma. | Open Subtitles | لا تتكلم معه إذا كنت تكرهه، أو إذا كان يضايقك |
Cep telefonunu yanına al, kaldırımdan inme ve kesinlikle yabancılarla konuşma. | Open Subtitles | خذ معك هاتفك, و امشي في الأرصفة ولا تتكلم مع الغرباء |
Burada kal ve kimildama, konuşma, ve mümkünse, nefes bile alma. | Open Subtitles | ابقى هنا ولا تتحرك لا تتكلم واذا امكن لا تتنفس حتى |
Şimdi ise arkamdan soruşturmalar yapıyorsun, sana karşı kurulan bir komplodan bahsediyorsun. | Open Subtitles | و الان تترك التحقيقات كلها لى تتكلم عن بعض المشاكل عندك أقصد |
Bir daha asla sahip olamayacağım şeylerden bahsediyorsun. | Open Subtitles | تتكلم عن أشياء لا يمكنني أبدا إمتلاكها ثانية. |
Önce babası gibi yiyordu. Şimdi de babası gibi mi konuşuyor? | Open Subtitles | في الأول هو بيأكل مثل والده و الآن أنت تتكلم مثله |
Şimdi, konuşmak mı yoksa üstümü çıkarmamı izlemek mi istersin? | Open Subtitles | اذاً, هل تريت ان تتكلم, او تريدني ان اخلع قميصي؟ |
Döneli o kadar olduğu halde hâlâ Çince konuşmuyorsun. - Pork...ork... | Open Subtitles | لقد رجعت بعد فترة وما زلت لا تعرف ان تتكلم الصينية |
Bundan bahsetmezsin ama Sen de farkedersin kız da farkeder. | Open Subtitles | انت لا تتكلم عنه، ولكنك تشعر به وهي تشعر به |
Evet çünkü bugün ilk defa az konuştun çok düşündün! | Open Subtitles | أجل , لأنه اليوم ولأول مرة تتكلم قليلا وتفكر كثيرا |
1933'de Hitler hakkında konuştuğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر عندما كنت تتكلم عن هتلر فى عام 1933 |
O buradayken konuşabilirsiniz. Sizden daha çok şey biliyor. | Open Subtitles | بإمكانك أن تتكلم بحضورها فهى تعرف أكثر منك بهذا |
O karı varya, sadece sınav olduğunda böyle konuşmaya başlar. | Open Subtitles | إنها لا تتكلم مع التلاميذ إلا عندما تقرر إجراء امتحان |
Şarkı söylediğinde,neyden bahsettiğini yürekten bilmelisin ve yüreğindekini paylaşmaya istekli olmalısın ve kendinden bir parça vermelisin | TED | عندما تغني فعليك معرفة ما تتكلم عنه معرفة وثيقة، وعليك أن تكون على استعداد لمشاركة هذه المعرفة و تعطي قطعة منك. |
İncil'de Kutsal Sandığın geniş bölgeleri yakıp yıkmasından söz edilir. | Open Subtitles | التوراةُ تتكلم عن السفينة التي تُسوّي الجبال وتُخرّبُ كامل المناطق |
Kate, kadın ortağın Alex tarafından kaçırıldığını öğrendik, ama konuşmuyor. | Open Subtitles | كايت.لقد اكتشفنا ان الشريكة التي خطفها أليكس لكنها لا تتكلم |
Seni hiç konuşurken duymadım ve şimdi konuştuğunda beni kurtardığın için özür diliyorsun. | Open Subtitles | لا أظنني سمعتك تتكلم سابقاً وعندما تكلمت قلت لي إنك آسف لأنك أنقفذتني |