Liseden mezun olduğun ve 18 yaşında hâlâ hayatta olduğun için şükretmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تكون مسرورا لأنك تخرجت من الثانوية ولأنك حي بسن الـ18 |
Seyit Ali halen hayatta. Baştan aşağı siyah giymiş bir Orta Doğulu arıyoruz. | Open Subtitles | سيد علي حي ، نحن نبحث عن شرق اوسطى يرتدي طقما اسود اللون |
canlı çizgi roman gibi. Adeta çizgi romanın vücut bulmuş hali. | TED | إنه حقاً كتاب هزلي حي. إنه كتاب هزلي تدب فيه الحياة. |
- Ki böyle yapma alışkanlığım var. - Profesör, canlı yayındayız. | Open Subtitles | في حال بدئي بالثرثرة أيها الأستاذ ، نحن في بث حي |
yaşıyor ve gayet iyi durumda görünüşe göre Virgin Island'da yaşıyormuş kaltak. | Open Subtitles | حي يرزق وعلى ما يبدو ، أنه يعيش في جزر فرجينيا عاهرة |
Demek Beau yaşıyor. - Sadece Teğmenle ben zarar gördük. | Open Subtitles | هذا يعني أنه حي والذي عانى هنا أنا والملازم |
O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. | TED | إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش. |
Kurşun hayati organlarımı ıskaladı. Bir mucize eseri hayatta kaldım. | Open Subtitles | الرصاصة لم تصبني بالمناطق الحساسة انا حي , انها معجزة |
Onun hala hayatta olduğunu kesin bilseydim bile, yine de izin vermezdim, eğer onun nerde olduğu hakkında yeni, güvenilir kanıtınız yoksa. | Open Subtitles | حتى لو عرفت حقيقة انه مازال حي, ساظل غير مصرح بذلك, الا اذا كان لديكم ادلة, جديدة يعتمد عليها عن مكان وجوده. |
O Çocuk senin yeteneklerin yüzünden ölebilirdi ve hayatta olmasının tek nedeni senin şefkatin ki bu seni korkutuyor. | Open Subtitles | هذا الفتى كان يمكن أن يموت بسبب قدرتك و السبب الوحيد انه حي هو بسبب طيبتك و هذا يخيفك |
yaşayan bir canlı olmayı kabullenmek için herşeyle barışık olmalıyım. | Open Subtitles | أعرف أنه بعطف كائن حي واحد سأصنع السلام مع الجميع |
Karısı hemen buraya gelmeli, eğer kocasını son kez canlı görmek istiyorsa. | Open Subtitles | على زوجته أن تحضر على الفور لو أرادت أن ترى زوجها حي |
sonra diğer tarafa geçip aniden kendini çok canlı hissediyorsun. Ha! | Open Subtitles | ومن ثم تخرج من الجهة الأخرى فتشعر بأنك حي مرة أخرى |
Bu kadın, Herodias, kardeşin Philip'in karısı, ve kardeşin hala yaşıyor... | Open Subtitles | هذه المرأة هيروديا زوجة اخيك فيلبس وهو حي الان |
Biricik kardeşim. Richard, o yaşıyor! | Open Subtitles | أخي العزيز أوه، ريتشارد، ريتشارد، إنه حي |
Acele edin. yaşıyor. Tanrım, o yaşıyor! | Open Subtitles | أوه، كنا متعجلين، إنه حي أوه، يا إلهي، إنه حي |
Saçmalık ! Tüm bunlar senin yaşayan, düşünen bir yaşam formu olduğunu ispatlamaz. | Open Subtitles | هراء لا يوجد دليل على هذا كله بأنك حي وتفكر بشكل الحياه واساليبها |
Çünkü yaşıyorsun. Ve daha çok kitap yazacaksın. | Open Subtitles | لأنك الآن حي ويمكنك أن تؤلّف المزيد من الكتب |
Burada Humus'ta, tamamen imha edilmiş Baba Amr adında bir mahalle var. | TED | هناك حي هنا في حمص يدعى حي بابا عمرو تم تدميره بالكامل. |
Aslında ben Yaşıyorum ve bu konuşmayı yapıyoruz tamam mı? | Open Subtitles | أنا حقيقياً حي ولهذا نحن نحظى بهذه المحادثه هنا، حسناً؟ |
- Oldun. hayattasın. Ben özgürüm. | Open Subtitles | انت لم تخذلنى ، انت حي و سوف احررك فى الصباح |
Hastanelerin yapabileceklerine saygı duyarım, çünkü onların sayesinde hayattayım. | TED | أنا أقُدر ماتفعله المستشفيات فاأنا حي بسببهم |
Apache öncüleri gördüğü duman işaretlerini okuyacak ... ve birilerinin hala yaşadığını bildirecek. | Open Subtitles | الاباتشي من خلال قرائتهم للاشارات يَعْرفوناذاشخصما بقى حي خلال المعركةِ |
Derken üç elf, gnome'lar üzerine ağır silahlarla ateş açmışlar diğerleri sağ kanattan bir manevrayla hiç kimseyi sağ bırakmamışlar. | Open Subtitles | ثلاثة من الأقزاع اطلقوا النار بكثافة على الأشباح بينما الأقزام الاخرين ذهبوا الى الجناح الأيمن لتقضي على كل شيئ حي |
Öncelikle, sen olmasaydın, burada Shawn'ın ölü mü diri olduğunu merak ediyor olmazdık. | Open Subtitles | إذا كنت على حق لماذا نتسائل إذا ما كان شون حي أَو ميت |
Solunumunu kontrol edeceğim çünkü insanlar hayattayken bu yapılır, değil mi? | Open Subtitles | يجب أن يكون يتنفس لأن هذا ما يفعله و هو حي |
Öylesine bir mahalleye gidin, hangi evler aynı zamanda iş yeridir, bilemezsiniz. | TED | قد تذهب إلى أي حي ولا تدري أي المنازل هي أماكن للعمل. |
Bir saniye için, çocukların hapse değil de üniversiteye gittiği bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in hayatının nasıl olacağını hayal etmenizi istiyorum. | TED | أريدكم أن تتخيلوا لثانية ما ستكون عليه حياة تشك وتيم لو كانا يعيشان في حي يذهب فيه الأولاد إلى الكلية، ليس إلى السجن. |