ve bu anlamda İbrahim'in Yolu' bir oyun-değiştirici. Size sadece bir şey göstereyim. | TED | وكل هذا من طريق إبراهيم انه مغير للمعطيات دعوني أريكم شيئاً ما .. |
Bir kere New York'tayken taksiye bindim, arka koltuğa oturdum ve önde bir oyunla ilgili bir şey gördüm. | TED | مرة كنت في نيويورك و ركبت سيارة أجرة. جلست في المقعد الخلفي، و أمامي رأيت شيئاً ما مرتبط بمسرحية. |
Bir sonraki adımda olacağınız kişi için bir şey yapın, bir yatırım yapın. | TED | افعلي شيئاً يعد استثماراً في من قد تودين أن تصبحي في المرحلة التالية. |
Merak ediyorum, son 10 yılda bir şeyler öğrenebildik mi acaba? | TED | وأتسائل فيما إذا كنا قد تعلمنا شيئاً خلال العشر السنوات الماضية. |
Galdwell'in makalesine eşlik eden şu karikatüre bakın ve bana yenilikçi düşünürlerin tasvir edilişinde rahatsızlık verici birşey görüp görmediğinizi söyleyin. | TED | لننظر الى هذا الرسم الذي أُرفق مع مقالة غلادويل واخبروني ان رأيتم شيئاً غريب فيما يخص هذه الرسمة عن التفكير الابتكاري |
Ancak, o zamana kadar Ebola ile ilgili görmediğimiz bir şey oldu. | TED | و لكن ما حدث لاحقاً كان شيئاً لم نعهده سابقاً مع الإيبولا. |
Ayrıca o zamanki haberlerde yer almayan başka bir şey var. | TED | وإليكم شيئاً آخر لم يكن ضمن روايتنا للقصة في ذلك الوقت. |
Daha hızlı bir şey istiyorsak, Ketamine yönetim tarafından zaten onaylandı. | TED | فإذا ما أردنا شيئاً عاجلاً، كيتامين موافق عليه من قبل الإدارة. |
Tüm bu yatırımcılarla konuşma sürecinde, ilginç bir şey fark ettim. | TED | حسنا، في عملية التحدث لكل هؤلاء المستثمرين لاحظت شيئاً مثيراً يحدث |
Bunu becermeyi gerçekten de deneyeceğiz: gerçeten canlıymış gibi gürnen bir şey üretmeyi. | TED | و سنحاول بأقصى جهدنا أن نحقق هذا أن ننتج شيئاً يبدو حياً بجد |
Kesin bir şey istiyorsanız iltica talebinde bulunmak kesinlikle yasaldır. | TED | وإذا كنتم تريدون شيئاً قطعي، فطلب اللجوء أمرٌ قانوني حتماً. |
- Size çok kızdım. - Korkunç bir şey oldu. | Open Subtitles | عندما أكون غاضبة , فأننى غاضبة لقد حدث شيئاً فظيعاً |
- Sorun nedir? bir şey duydum sandım ama dinleyince hiç ses gelmiyor. | Open Subtitles | لا أعلم ، تخيلت أننى سمعت شيئاً وعندما انتبهت لم أسمع أى شيء |
Söyle bana, yapmaman gereken bir şey yapmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أخبرينى , هل فعلتِ شيئاً لا يجدر بكِ فعله ؟ |
Söyle bana, yapmaman gereken bir şey yapmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أخبرينى , هل فعلتِ شيئاً لا يجدر بكِ فعله ؟ |
Buraya ilk çalışmaya geldiğimde başıma çok garip bir şey geldi. | Open Subtitles | حين جئت للعمل هنا أول مرة حدث لى شيئاً غريباً جداً |
Bu kahvehaneye ilk geldiğim akşam, ilsa'yla aranızda bir şey olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | أول مساء حضرت إلى المقهى، عرفت أن هناك شيئاً بينك وبين إلسا. |
Eğer bir belediye başkanıysanız, bu konuda bir şeyler yapabilirsiniz. | TED | إذا كنت عمدة، فيمكنك أن تفعل شيئاً في هذه الحالة |
Söylemem lazım. burada olmak biraz korkutucu. Yaşlı bir Amerikalı, Afrikalılar'a kendi kıtaları hakkında yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | TED | عليَ إخباركم، وجودي هنا شيء مثير أكثر مما تتخيلون، رجل أمريكي مسن يحاول أن يخبر الأفارقة شيئاً جديداً عن قارتهم. |
Yanlış anlama, ama neden saçınla ilgili bir şeyler yapmıyorsun? | Open Subtitles | عذراً لقولى ولكن لماذا لا تفعلين شيئاً حيال شعركِ ؟ |
Kesinlikle mantıksız birşey değil. Ekonomik olarak da etkin bir uygulama. | TED | هذا ليس شيئاً معقولاً لفعله . إنه شيئ كفء اقتصادياً لعمله |
Ama her şeye rağmen, bir şey olmamış gibi dans etmeye devam edeceğiz. | Open Subtitles | لكننا قررنا أن لن نسمح له بإفساد الحفلة. سنرقص وكأنّ شيئاً لم يحدث. |
Eğer siz bu kadar zor bir süreçten geçmiş olsaydınız, yani değer verdiğiniz kişileri ve şeyleri kaybetmiş olsaydınız, nasıl başa çıkardınız? | TED | إذا مررت بأوقات مدمرة في حياتك، أو إذا فقدت شخصاً أو شيئاً عزيزاً على قلبك، كيف من ممكن أن تجاري هذا الأمر؟ |
Bizim zamanımızda, dijitalleşme var. Bilginin fiziksel kütlesini soyup çıkarıyor, bu yüzden şimdi bilgiyi kopyalamanın ve paylaşmanın maliyeti neredeyse sıfıra yakın. | TED | لدينا في أيامنا هذه الثورة الرقمية التى جردت كل شئ من الغموض .. فأصبح الحصول على المعلومة لا يكاد يكلف شيئاً الآن. |
Bu daha yapılacak çok fazla şeyin kaldığı bir şeydi. | TED | كان هذا شيئاً حيث ما زال هناك الكثير للقيام به. |
Ve biz bir şeyi okunaksız hale getirdik. Ve bu yarattığımız dünyada gerçekten neler olup bittiğini tamamen kaybettik. | TED | نحن نقدم شيئاً .. غير مقروء .. لقد فقدنا ادراكنا لما يجري في هذا العالم الذي يدور من حولنا |
Utangaç, kendi hâlinde, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz bir yılan balığıydı. | TED | إنه حقاً ثعبان بحر متوحد، وخجول، ولا نعرف عنه شيئاً تقريباً. |
Belki bundan birşeyler öğrenebiliriz ve ayrıca bize zaman kazandırır. | Open Subtitles | ربما سنتعلم شيئاً من هذا وربما يعطينا هذا وقتاً أكثر |
Gerçekten, yapma sen bayıldığın zaman bir şeylerin ters gittiği düşündüm. | Open Subtitles | دعينا نتحدث بجدية عندما أنهرتي فكرت في شيئاً ربما هو خطأ |