Buradan çıkardığım sonuç... ortada büyük bir yanlış anlaşılma var. | Open Subtitles | وقد استنتجت أن ما لدينا هنا، هو سوء فهم كبير. |
Bunu durdurmamıza yardım edebilirsin. Hepsi sadece büyük bir yanlış anlaşılma. | Open Subtitles | يمكنك المساعدة في إنهاء هذا الأمر كله كان سوء فهم كبير |
Ve serotoninin nasıl çalıştığını anlayabilmek için, serontonin mekanizmasının nerede olduğunu anlamak gerekir. | TED | ومن أجل فهم كيفية عمل السيروتونين، من المهم أن نعرف مكان آليات السيروتونين، |
Ve Arap dünyasında yaşanan bu kapsamlı eylemi anlamaya çalışırken, güçsüz değiliz. | TED | ونحن نحاول فهم هذا التحرك الواسع في العالم العربي نحن لسنا عاجزين |
Böyle konuşmaya devam etmek istiyorsan et, ama söylediklerinin yarısını bile anlamıyorum. | Open Subtitles | لا تستمري في قول هذا لأنني لا أستطيع فهم نصف ما تقولين |
Belki köylü gibi görünebilirim ama açıkçası senin gibi erkekleri anlayamıyorum. | Open Subtitles | ربما أبدو ساذجة ، ولكن بصراحة يمكنني فهم أفعال رجل مثلك |
Bu da, toplumda şu anda bazı fakir beyaz adamların neden bu kadar öfkeli olduğunu anlamama yardımcı oldu. | TED | وقد ساعدني هذا على فهم السبب في أن بعض الرجال الفقراء البيض غاضبين جدًا في هذه اللحظة في المجتمع. |
Başka yanlış anlaşılma olmaması için gece vaktinden evvel sokaklardan çekil. | Open Subtitles | أبعد نفسك عن الشوارع قبل قدوم الليل لتفادي أي سوء فهم |
Profesör, eğer bize bir dakika verirseniz ortada büyük bir yanlış anlaşılma var ve eminim ki bütün bunları çözebiliriz. | Open Subtitles | أيها الأستاذ إذا أعطيتنا دقيقة فقط إنه هذا هو سوء فهم رهيب و أنا متأكد من أنه يمكننا التوصل لحل |
Bir yanlış anlaşılma da şu; net kuvvet, gövdeyi hareketli kılmak için gereklidir. | Open Subtitles | اذن سوء فهم واحد هو أن صافي القوّه تتطلّب جعل الجسم في حركه، |
İyi misin? ...yanlış anlaşılma çünkü ben seni suçladığımı zannetmiyordum. | Open Subtitles | إنه سوء فهم لأنني لا أظن كنت أتهمكِ بأيّ شيء. |
Büyük bir yanlış anlaşılma oldu. Sadece nerede olduğumuzu bilmek istiyoruz. | Open Subtitles | هذا مجرّد سوء فهم كبير نريد أنْ نعرف أين نحن وحسب |
Bu sürecin nasıl işlediğini anlamak için, psikopatları bıraktım ve Oxford'da öğrenme ve gelişim konusunda uzman bir laboratuvara katıldım. | TED | ومن أجل فهم كيف تسير هذه العملية، تركت المرضى النفسيين وذهبت للانضمام إلى مختبر في أوكسفورد متخصص في التعلم والتطور. |
Üniversite ikinci sınıfın sonunda o mahalleye taşındım ve gelecek altı yılı genç insanların olgunlaşırken nelerle karşılaştıklarını anlamaya çalışarak geçirdim. | TED | ومع نهاية سنتي الثانية، انتقلت للسكن في هذا الحي وقضيت الست سنوات التي تلت أحاول فهم ما يواجهه الشباب عند بلوغهم. |
Sizin gibi erkekler beni korkutuyor, çünkü neyi, niçin yaptığınızı anlamıyorum. | Open Subtitles | الرجال أمثالك يخيفونني لأني لا أستطيع فهم لماذا يفعلون تلك الأفعال |
Neden böyle bir şey yapmanın kanunlara aykırı olduğunu anlayamıyorum doğrusu. | Open Subtitles | يصعب فهم لماذا هو مخالف للقانون أن نفعل شيئاً بهذا الجمال. |
Bu sonuç şunu anlamama yol açtı; insan somut, inkâr edilemez bir gerçek değildir. | TED | وهذا ما أوصلني إلى فهم أن الإنسان ليس حقيقة صلبة باردة. |
Belki bir şeyi yanlış duydun ya da konuşmamızın sadece bir kısmını duydun ve-ve yanlış anladın. | Open Subtitles | لعلّكِ فهمتِ شيئاً على نحو خاطيء أو سمعتِ جزءً من المُحادثة فحسب و أساءتِ فهم الأمر |
Sen asla anlayamazsın. anlıyorum dostum. Benim de bir kardeşim var. | Open Subtitles | لقد انتهى به الأمر في الشارع لا يمكنك فهم ذلك أبداً |
Ve belki insanlar ASL öğrenmek için sağır olmak gerekmediğini ya da müzik öğrenmek için duymak zorunda olmadığınızı anlamış olurlar. | TED | وقد يتمكن الناس من فهم أنه ليس عليك أن تكون أصمّ لتتعلم لغة الإشارات، أو أن تكون سميع لتتعلم الموسيقى. |
Senin Ted gibi birini anlaman mümkün değil. | Open Subtitles | ليس من المحتمل ان تستطيعي فهم رجل مثل تيد |
Kral Claudius, Prens Hamlet'in annesi kral ile evlendiğinden beri, Hamlet'in neden çılgınca davrandığını çözmeye çalışıyor. | TED | يحاول الملك كلوديوس فهم السلوك الجنوني للأمير هاملت منذ زواج الملك بأم الأمير. |
Bunu daha iyi anlayabilirsin, seni seviyorum. | Open Subtitles | والآن راقبِ، هل يمكنك فهم هذه بشكل أفضل؟ |
Birkaç yıl sonra, gelenek ve göreneğin ne demek olduğunu, neyin tabu kabul edilip edilmediğini anladım. | TED | بعد قليل من السنوات تمكنت من فهم ماذا تعني التقاليد والثقافة وما الذي يعتبر من الأشياء المرفوضة أو العكس |
Bir sanatçının günlük hayatında neler olduğunu anlıyor muyuz veya ne kadar zorluk çekseler de sevdikleri şeyi yaptıkları için mutlu olduklarına hâlâ inanıyor muyuz? | TED | هل ندرك ما يجري في الحياة اليومية لأحد الفنانين، أو هل لا زلنا نعتقد بأنه مهما كان الفنانون يعانون، فهم سعداء، ببساطة لأنهم يتبعون شغفهم؟ |
Bir şeylerin neden bazı insanlara karışık geldiğini anlayabiliyorum. | TED | لذلك يمكنني فهم لماذا قد تكون الأمور محيرة للبعض. |