Beş yıldızlı bir otelde satış şubesinin ne yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu. | TED | لم يكن لدي أدنى فكرة عما يفعله قسم المبيعات في فندق خمسة نجوم |
Ama açıkca bu hakkında yapabilecek çok bir şeyim yoktu. | TED | و لكن من الواضح أنه لم يكن لدي الكثير لأفعله. |
Bir devlet memuru olmaya karşı bir ilgim yoktu, ceza hukukuna karşı bir ilgim yoktu ve kesinlikle de bir savcı olabileceğimi düşünmüyordum. | TED | لم يكن لدي اهتمام في أن أكون موظفا حكوميا، أو اي اهتمام في القانون الجنائي، ولم أفكر قطعا في أن أكون مدعي عام. |
Evet, çok sık olmuyor. Çok şükür ki acil bir işim yoktu. | Open Subtitles | نعم انه لا يحدث غالبا لحسن الحظ لم يكن لدي شيء عاجل |
Hayır, zehirli olduklarına dair bir fikrim yoktu, hiç olmadı. | Open Subtitles | لا, لم يكن لدي فكرة ان أي شيء مسمم, اطلاقا |
Yeni elbise dikmeye vakit yoktu. Kendi elbisemi kendim dikiyorum. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت لأصنع رداء جديدا أنا أصنع الملابس. |
Kesinlikle bana bir teklifte bulunduğunu düşündüğüne dair hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | بالتأكيد لم يكن لدي أدنى فكرة أنه أعتقد أنه يتقدم إليّ |
7. Takım ile kurduğum bağdan başka hiçbir şeyim yoktu. | Open Subtitles | ،لم يكن لدي شيء لكنني بنيت روابط مع الفريق السابع |
Saat geç oldu kusura bakmayın ama bir buluşma ayarlayacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | أنا آسفة على طريقة حضوري، لكن لم يكن لدي وقت لإعلامك بقومي. |
Seninle baş başa kalabilmek için başka bir çarem yoktu. | Open Subtitles | لمْ يكن لدي خيار، لقد أردت أن أكون بمفردي معكِ. |
Şu Allah'ın işine bak ki bu gece başka planım yoktu. | Open Subtitles | لحسن الحظ لم يكن . لدي أيٌ من الخطط هذه الليلة |
Bir eşim yoktu ve senin de benimle gitmeyi çok istediğini biliyordum. | Open Subtitles | حسنا، لم يكن لدي رفيق و كنت أعرف مدى رغبتك في مرافقتي |
Eline bir silah veririm ve iddia ediyorum başka şansım yoktu. | Open Subtitles | سأضع مسدساً في يدك، وسأدعي أنه لم يكن لدي خيار آخر. |
Ve mantıklıydı, ama üstünde düşünecek çok da vaktimiz yoktu. | Open Subtitles | وكانت منطقية ولكن لم يكن لدي الوقت للتفكير خلال ذلك |
O zamanlar yenilikleri takip edecek param ve zamanım yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت الكافي او المال لمواصلة آخر الصيحات |
Kendim için pek fazla ümidim yoktu. Başkalarının da pek fazla umudu yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي أمل كبير في نفسي والناس أيضاً لم يتوقعوا مني شيئاً. |
Çünkü her sabah haberleri dinliyordum ve hiç vaktim yoktu. | Open Subtitles | لأنني سمعت الخبر الصباح وأنا لم يكن لدي أي وقت. |
Aslına bakarsan liseden bu yana beyaz bir sevgilim bile olmadı. | Open Subtitles | اني حرفياً لم يكن لدي عشيق ابيض منذ ان كنتث بالمدرسة. |
Hayatın her yerinde pislik vardı. Kaybedecek bir şeyim yoktu. | Open Subtitles | لقد أدارت لي الحياة ظهرها ولم يكن لدي ما أخسره |
Çok yoğundum, o nedenle vakit bulamadım. | Open Subtitles | لقد كنت مجهده لم يكن لدي وقت كافي لإرسالها |
Yıllardır; daha doğrusu şanlı devrimimizden beri geleceğimize inancım kalmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي إيمان بمستقبلنا لقد قمت بتزوير إعلانات حكوميه |
Hiç yeterince kılım olmamıştı. Anlıyor musun? | Open Subtitles | لم يكن لدي شعراً كافياً أبداً أتعرفين ما أقصد ؟ |
İdamdan sonra kimsem kalmamıştı. | Open Subtitles | بعد الجريمة لم يكن لدي شيء لقد أنقذني ذلك الشرطي. |
Aslında, seni çağırmamın sebebi Meredith'e onun evi olduğuna dair en ufak bir fikrim olmadığını söyleyebilir misin diye sormaktı | Open Subtitles | في الحقيقة، إستدعيتك لأني أردت معرفة إذ يمكنك أن تخبر ميرديث بأنّه لم يكن لدي فكرة أن بيتها كان بيتك. |