2,300 yıl önce İskenderiye yöneticileri insanlığın en cesur amaçlarından biriyle yola çıktılar; dünyadaki bütün bilgileri bir çatı altında toplamak. | TED | قبل 2300 عام، قرر حكام الإسكندرية تحقيق واحدٍ من أكثر الأهداف الإنسانية جرأة: جمع كل المعارف في العالم تحت سقفٍ واحد. |
İlki, her bir internet sitesinde resmin altında ne yazdığı. | TED | أولًا، ماذا تقول التسمية التوضيحية تحت الصورة تحت كل موقع؟ |
Bazı bilim insanları yer altında yaşayan mikrop kütlesinin Dünya'nın yüzeyinde yaşayan canlı kütlesine eşit olduğunu tahmin ediyor. | TED | إذ يقدّر بعض العلماء أنّ كتلة الجراثيم التي تعيش عميقًا تحت سطح الأرض تساوي كتلة جميع الأحياء فوق سطحها. |
Bu örnek mikroskop altındaki insan dokusunun kanserli bölgelerini tanımlamak üzerine. | TED | هذا مثال للتعرف على المناطق السرطانية من أنسجة إنسان تحت الميكرسكوب |
O kadar yakın geçecek ki, hava durumu uydularımızın hemen altından dolanacak. | TED | وسيدنو قريباً جداً منا لدرجة أنه حقيقة سوف يمر تحت أقمارنا الجوية. |
ve 1.000 metrenin altında, on canlıdan dokuzunun kendi ışıklarını ürettiği, parladığı ve göz kırptığı biyoluminesent bölgeye rastladık. | TED | أما تحت 1,000 متر، واجهنا منطقة إضاءة حيوية، حيث تسعة من كل 10 حيوانات تصنع ضوءها بنفسها وتسطع وتومض. |
Haritayla ilgili yaygın efsane, normal ışık altında tümüyle okunamadığıydı. | TED | لقد كانت الأسطورة الرئيسية للخريطة مخبأة تماما تحت الضوء العادي. |
Şimdi, ayakta duruyorum açık bir havada sahilde bir palmiye ağacının altında, tam sahnenizin bir zamanlar olduğu yerde. | TED | أقف الان في الهواء الطلق، على الشاطئ تحت شجرة النخيل، في نفس الموقع الذي اعتاد المسرح أن يكون فيه. |
Bazıları ağaçların üstünde çiçek açarken diğerleri yerin altında yaşar. | TED | بعضها تزهر عاليًا في الأشجار، بينما تعيش الأخريات تحت الأرض. |
Kelimelerin altında parmağını gezdiren o çocuklardandım ta ki bunu yapmamam söylenene kadar; büyük çocukların parmaklarını kullanmadığı söylenmişti bana. | TED | كنت تلك الطفلة التي تمرّر إصبعها تحت الكلمات، إلى أن مُنعت عن فعل ذلك، لأن الأطفال الكبار لا يستخدمون أصابعهم. |
Bu Montparnasse Mezarlığının altında çekildi. Birçok ölü kemiklerin koyulduğu yer. | TED | وقد أخذت هذه تحت مقبرة مونتبارناس حيث توجد معظم التوابيت الصغيرة. |
ve o sıcak duşun altında beklediğimi ve parmaklarımı eritmeye çalıştığımı hatırlıyorum. | TED | و اتذكر اني كنت واقفا تحت الماء الساخن و احاول اذابة اصابعي. |
Bazen savaş bittiğinde ve bütün film ekipleri gittiğinde en ilham verici hikayeler radarın hemen altında gerçekleşen hikayelerdir. | TED | أحيانا ، عندما إنتهت الحرب ، و غادرجميع طاقم الفيلم، أكثر القصص إلهاماً هى التى مرت من تحت الرادار. |
Belki yüzeyin altında hepimizi hareket geçiren sessiz bir isyan vardır. | TED | ربما يوجد نوع من أعمال الشغب تحت السطح التي تحركنا جميعاً. |
Kendinizi o kıpırtının bir parçası gibi yüzeyin altında hissediyor musunuz? | TED | هل تشعرون أنكم جزء من تلك الحركة؟ أشياء تتحرك تحت السطح؟ |
Sonra biz kafeyi temizlerken, masalardan birinin altında başka bir gardenya bulduk. | Open Subtitles | و حين قمنا بتنظيف المقهى تحت إحدى الموائد عثرنا على جاردينيا أخرى |
Bütün gün, güneşin altında, susuz nasıl yürüyebiliyor bu adam, hayret ediyorum. | Open Subtitles | ما يحيرنى هو كيف يمكنه التحرك طوال النهار تحت الشمس بدون ماء |
Şu an, basit ama bizi büyüleyen şey kilisedeki grubun, tamamen tıbbi bakım altındaki gruptan daha iyi sonuçlar çıkarmasıydı. | TED | الآن، ما سيبهرنا ببساطة هوأنّ المجموعة القادمة من الكنيسة عملت مثل أو أفضل من المجموعة التي كانت تحت العناية الطبية. |
ve her gece, Firavun, dünyanın altından akan nehirlerle, doğuya geri dönecek. | Open Subtitles | وكل ليلة سوف يعود الى الشرق بواسطه النهر الذى يجرى تحت الارض. |
Ne olduğunu anlamadan, dünyanın ilk su altı heykel parkına sahiptik. | TED | وقبل أن أعي الأمر، كان لدينا أول حديقة منحوتات تحت الماء. |
Sorun değil, fakat tüm o zaman boyunca yastığın altındaydı. | Open Subtitles | شيئ لا يهم، ولكنه كان تحت . الوسادة طوال الوقت |
Şu an, gereksiz ameliyatların bedavaya yapılmasına karşı olan bir yönetimin kontrolü altındayız. | Open Subtitles | نحن تحت مجموعة إدارةِ جديدةِ التي تُعبّسُ فوقنا الإجراءات الغير ضرورية المُؤَدّية مجاناً. |
Wraith kuşatması altındayken kaçıp, Dünya'ya dönen Eskiler'in isimlerine ait bir kayıt. | Open Subtitles | إنها أسماء القدماء الذين رحلوا عندما كانت تحت الحصار ورجعوا إلى الأرض |
Açık hapishanesinde, finansal sahtekarların etkisine girdi, ve bu sahtekarlar onu cezadan sonra kendileri için çalışmaya ikna ettiler. | TED | و في سجنه المفتوح، وقع تحت تأثير محتالي المال، و هؤلاء المحتالون أقنعوه أن يعمل معهم عند إطلاق سراحه. |
Noelle, biliyor musun... tam olarak Elliott D'Souza'nın dairesinin altındasın? | Open Subtitles | نويل ، هل عرفت انك تحت شقة دي سوزا مباشرة؟ |
Mavi Çin fincanıyla ilgili bir şey anımsıyor musun? Ya da evin altını? | Open Subtitles | هل تذكرت شيئاً عن الفنجان الصينى الأزرق ، أو عن تحت البيت ؟ |
Gemi bizi aşağı çekecek. Ben söyleyince derin bir nefes al. | Open Subtitles | السفينة ستغرقنا تحت المياه، فعليكِ أن تأخذي نفساً عميقاً عند إشارتي. |
Bunlar, kötü adamlarla bu ağacın dibinde birlikte olan kızlardan kalmış. | Open Subtitles | هذه سراويل الفتيات اللواتي كنّ تحت هذه الشجرة مع رجال أشرار |
Tanıdığımız herkesin aşağıda eziliyor olma ihtimaline rağmen güzel bir gece. | Open Subtitles | بالرغم من الذين نعرفهم جميعا ربما يموتون تحت الارض حالياً انها.. |
Şimdi size gösterdiğim tüm bu salgınlar, şu anda kontrol altındalar ve görünen o ki; çok çok kısa sürede sonlanacaklar. | TED | حسنا ، كل هذه الأزمات التي عرضتها لكم هي تحت نطاق السيطرة حاليا و يبدو الوضع و كأنهم سوف يتوقفون بسرعة |
- Hakan'ın nişanlısını, katillerinin koruması olmadan kılıçlarımızın altına atacağına inanıyor musunuz? | Open Subtitles | أتعتقد أن الخان سيحضر خطيبته تحت خطر سيوفنا دون أن يحرسها سفاحيه؟ |