"تخبر" - ترجمة من عربي إلى تركي

• söyleme
• söylemedin
• söylemek
• söyler
• e
• söylemeyin
• söyle
• söylemeyeceksin
• söylemelisin
• söylemeni
• a
• söylemeyeceğine
• söyleyemezsin
• bahsetme
• söylüyorsun

Sen kimseye Avcı olduğumu söyleme, ben de senin salak olduğunu söylemem.
أنت لن تخبر أحد أنني المبيدة وأنا لن أخبر أحد أنك حمقاء

- Benim yüksek lisans yaptığımı kimseye söyleme. - Tamam.
. لا تخبر أى واحد أنى خريجة مدرسة . حسناً

Eğer işler kötüleşirse, kimseye o adamın aletine dokunduğumu söyleme. Ne?
إن ساءتِ الأمور، فلا تخبر أحداً .أنّي لمستُ عضوَ ذاك الرجل

Onun kadar iyi olmadığını söylemedin ama. Bunu tartışmam, doğrular söylendi.
لكن لم تقل بأنك لست جيداً مافائده المناقشه مادام الحقيقة تخبر

Bir aileye sevdikleri insanın öldüğünü söylemek hiçbir zaman kolay değildir.
أن تخبر عائلةً بأن فرداً منها قد توفي, ليس سهلاً أبداً.

Yeterince sert bastırırsanız, eşik noktası geçilir ve ağrı reseptörleri harekete geçer. Vücuda her ne yapıyorsa durmasını söyler.
أضغط بصورة كافية .. سوف تتجاوز عتبة الألم وعليه سوف تعمل مستقبلة الأذية لكي تخبر جسدك بوجوب توقف ذلك التصرف

Aslında, seni çağırmamın sebebi Meredith'e onun evi olduğuna dair en ufak bir fikrim olmadığını söyleyebilir misin diye sormaktı
في الحقيقة، إستدعيتك لأني أردت معرفة إذ يمكنك أن تخبر ميرديث بأنّه لم يكن لدي فكرة أن بيتها كان بيتك.

Bunu kimseye söylemeyin doktor. Utanıyorum.
لا تخبر أحداً بذلك أبداً فأنا أخجل من ذلك

Kimseye söyleme. Güvenliği hallet. Biz Rita'yı gece gündüz izliyoruz.
لا تخبر أحداً، إنهي إجراءات الأمن راقبوا ريتا ليلاً نهاراً

Annene seni uçurduğum konusunda hiçbir şey söyleme. - Tabi ki söylemem.
الأن، لا تخبر والدتك إنني حلقت بك اليوم هل تمزح معي ؟

Bunu sana verdiğimi kimseye söyleme. Ve bu işi mahvetme.
لا تخبر أحداً بأنِّي تركتها لك ، و لا تفسدها

Kimseye söyleme ama odanda kanlı canlı bir kız var.
لا تخبر أحداً بأن هناك فتاة حية متجسّدة في غرفتك

- Ben kaçıyorum, şefe bir şey söyleme. - Gidemezsin.
انا ذاهب , لا تخبر المدير عني لا يمكنك المغادرة

Bu bizi sağlıkta benim "sorma, söyleme" yaklaşımı dediğim ikinci bir olguya getiriyor.
ذلك يقود إلى ظاهرة ثانية والتي أسميها منهجية “إن لم يتم سؤالك فلا تخبر” إلى مسائل المنبع في العناية بالصحة

Niye kimseye Cha Hee Joo'nun suçlu olduğunu söylemedin?
لماذا لم تخبر أحداً آخر أن تشا هيي جو كانت الجانية ؟

Tamam, bunu söylemek için iyi bir zaman değil ama... ama, ah, minibüsünde arkasında çanta dolusu peyote var.
حسناً, أحتمال إنه ليس أفضل وقت تخبر فيه رفاقك هذا. ولكن توجد حقيبة ضخمة من المهلوسات في مؤخرة الشاحنة.

Çakmağımın sende olduğunu söyler misin?
أيمكنك أن تخبر رئيس الشرطة أنك تمتلك قداحتي؟

Gidip Reed'e, tahvilleri önümüzdeki cuma elden çıkaracağımızı söylemeni istiyorum.
اريدك ان تخبر رييد اننا سنقوم بافراغ المخزون الجمعه القادمه

Dünyaya hayatımı bağışlamanızı istediğimi söylemeyin sakın.
لا تخبر هذا العالم بأني طلبت منك حياتي في هذه الغرفة

Ve şu iki sürüngene söyle... bir süre böyle şeyler yapmak istemiyorum.
يمكنك أن تخبر هذين الثعبانين بأنها المرة الأخيرة التي ساظهر فيها معك

Sen de kimseye ot dükkanında olduğumu söylemeyeceksin. Ama pay almam gerekecek.
فلا تخبر أحداً أنني كنت في ذلك المتجر وأريد جزءاً من حصتك

Bu aletleri kime yaptırdıysan ona ölümün eskisi gibi olmadığını söylemelisin.
عليك أن تخبر من فعل هذا الموت لم يعد نفسه ؟

Ve gerçek Amerika'nın New York'a defolup gitmesini söylemesinin tam zamanı.
وحان الوقت لأمريكا الحقيقية بأن تخبر نيويورك أن تأخذ رحلة طويلة

Nick, eğer sana birşey söylersem kimseye söylemeyeceğine söz verir misin?
نك , لو اخبرتك شيئاً هل تعد بأنك لن تخبر أحداً

İnsanlara her şeyi söyleyemezsin, gerçek olsa bile.
لا يمكنك أن تخبر الناس بكل شيء حتى و لو كان ما تقوله هو الحقيقة

- Ben bunları yazdıktan sonra, yıkayıp sil ve kimseye bahsetme, sonra yanıma gel.
أريدك أن تغسلها ولا تخبر أي أحد عن ذلك ، ثم تعال إلي

Kralına kendi işine bakmasını, ne kadar da nazik bir dille söylüyorsun.
يا لها من لباقة منك بأن تخبر مليكك بأن يهتم بشأنه الخاص