bu şeyi tutup çıkardım, ve o şey demir değildi. | TED | ومن ثم اخرجت المادة الخام .. ولم يكن الناتج حديداً |
Bush'un bağnaz sözleri, bir defalığına ağzından kaçırıp sonra geri aldığı sözler değildi. | TED | تعصب بوش لم يكن خطأ غير مقصود.. زلة لسان تراجع عنها بعد ذلك. |
Onun Big Bang hakkında bir bilgisi yoktu, evrenin genişlediğinden de haberdar değildi. | TED | لم يكن يعرف عن الإنفجار الكبير . لم يكن يعلم عن تمدد الكون. |
bu yüzden bunu söylüyorum. Söylüyorum çünkü, tekrarlayayım, iyi bir neden için değilse hiçbir şey var olamaz. Güzel rüyamızın, bu uygarlığın nedeni. | TED | لهذا السبب أنا أقول ذلك. أقول ذلك ، لأنه، وأكرر، لا شيء موجود إذا لم يكن لسبب وجيه، سبب حلمنا الجميل، لهذه الحضارة. |
Ama gerçek şu ki Deanna, eve döndüğümde gidecek hiçbir yerim yok. | TED | ولكن الحقيقة ديانا، عندما عدت لمنزلي، لم يكن لدي مكان أذهب إليه. |
Ve Beijerinck'in keşfi, 500 yıl önce olan birşey de değildi. | TED | واكتشاف بيجيرينك، وهذا لم يكن شيئا قد حدث قبل 500 سنة. |
o tuvalete dönecek olursak, özelliği olan bir tuvalet değildi, Dünya Tuvalet Örgütü'ne (DTÖ) ait bu tuvalet kadar iyi görünmüyordu. | TED | و للعودة للحديث عن ذلك الحمام فهو لم يكن مرحاض فاخر لم يكن بنفس مقدار جمال إحدى مراحيض المنظمة العالمية للمراحيض. |
Ve 27 yaşına gelene kadar bu bir sorun değildi. | TED | و لم يكن الأمر مهم بالنسبة لي حتى عمر ال27. |
Yani, belki kurtuluşunuz bana söyleyeceğiniz üç şeyden biri değildi. | TED | ربما الناجي لم يكن أحد الأشياء الثلاثة التي تقولها لي |
Bizim tercihimiz değildi fakat güvenli ve temiz bir yerdi. | TED | لم يكن المفضل لدينا، لكنه كان آمنا و كان نظيفا. |
Yalnız, benim tersime, sizin patronunuz muhtemelen Amerika Birleşik Devleti'nin Cumhurbaşkanı değildi. | TED | و لكن بعكسي، فإن رئيسك ربما لم يكن رئيس الولايات المتحدة الأمريكية |
bu neden 10 ya da hatta 5 yıl önce mümkün değildi? | TED | لماذا لم يكن هذا ممكناً قبل عشر أو حتى خمس سنوات خلت؟ |
Ancak Milner'ın hafızayla ilgili farkettiği tek şey bu değildi. | TED | لكن ذلك لم يكن الميزة الوحيدة للذاكرة التي وجدتها ميلنر. |
Fakat bu yeni ve geliştirilmiş duvar bile yeterli değildi. | TED | لكن حتى هذا الجدار الجديد و المحسن لم يكن كافياً. |
Ben genel kullanıma açık yaptım ve o aşamada açık kaynak bile değildi. | TED | و جعلته متاح للجميع ، , ولكن لم يكن نظام مفتوح في وقتها، |
Vücudum bana hiç ihanet etmedi ve hiçbir zaman yanlış değildi. | TED | لم يخنّي جسدي على الإطلاق، ولم يكن جسدي خطأً على الإطلاق. |
Elbisemizi ilikle. Eğer iliklediğim sizin elbiseniz değilse nedir peki? | Open Subtitles | إن لم يكن ثوبكم الذي أقفله , فيكون شيئا آخر |
Diğer bir deyişle, ırkın, biyolojik ya da bilimsel olarak bir tabanı yok." | TED | بعبارة أخرى، لم يكن للأعراق أي أساس جيني أو مبني على حقائق علمية. |
Hepsi kıyafetlerini giyip onu beklemiş, ama o asla gelmemiş. | TED | وكانوا يتأنقوا من اجل ذلك وينتظرونه ولكنه لم يكن يأتي |
Kayıtlarım resmi değildi, çünkü... ne yazık ki, okul taksitlerini ödeyecek durumda değildim. | Open Subtitles | تقييدي عندهم لم يكن رسمياً أبداً للأسف، لم أستطع دفع الأقساط الدراسية هناك |
Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |
Çok sert vurmak zorunda değildin. Hiç tereddüt bile etmediğini fark ettim. | Open Subtitles | لم يكن يفترض أن تضرب بهذه القوة بخلاف أنه لم يتردد أصلا |
Laboratuvarda 30 saat sonra aradığım şeyin tam olarak ne olduğunu anladım ve onun aradığım şey olmadığı konusunda haklıydım. | TED | وبعد 30 ساعة بالمختبر، تمكنت بالضبط من معرفة ما كنت أنظر إليه، وكنت محقا، لم يكن ذلك ما أبحث عنه. |
Mezar taşı yoktu, o yüzden insan mezarı değildir diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أنه لم يكن قبراً بشرياً لأنه لم تكن عليه علامة |
Hatta geçenlerde, birkaç hafta önce biri daha ölmüştü, değil mi? | TED | يوجد هناك مؤخراً شخص ما,لم يكن هناك, فقط كبل عدة اسابيع |
Sonra geri geliyoruz, eğer bir telefonunuz yoksa, size basit bir telefon satıyoruz ve birkaç hafta sonra ona para yolluyoruz. | TED | بعد ذلك نعود، فنبيعك جهاز هاتف بسيط إن لم يكن لك جهاز من قبل، وبعد أسابيع قليلة، نبعث لك المال عبره. |
Çenemi kaybettiğim için artık bu kapalı ortamı yaratamıyordum. bu yüzden de dilim ve bütün diğer ses araçlarım güçsüz kalmıştı." | TED | ولانني فقدت فكي لم يكن بمقدوري ان احجز الهواء .. لذا فان لساني .. وباقي الاعضاء المتعلقة بالصوت غدت لاقيمة لها |