Gerçek anlamda milyonlarca insanın yaşamına önemli değişiklikler getirebilme ve küresel çapta koruyucu hekimlik konusunda bir fırsat penceresi ile karşı karşıyayız. | TED | إذن توجد فترة زمنية حرجة علينا صنع فرق هام ليتمكن من التأثير على حياة ملايين البشر ونمارس الطب الوقائي على مستوى علمي |
Mesela komşuları dolaşıp yiyecek alışverişini nereden yaptıklarını, neden orayı tercih ettiklerini soracakları bir çalışma, dönem ödevi olabilir. | TED | و بخروجنا للمجتمع و مقابلتنا جيراننا عن نوع الأكل الذي يشترونه و من أين و لماذا, هذا فرض مدرسي. |
Ve böyle çok hızlı bir şekilde hangi hastaların pozitif hangilerinin negatif olduğuyla ilgili ikinci bir fikrimiz oluyor. | TED | وبذلك، هذا سريع جدا، فإننا يمكن أن نحصل على استشارة ثانية لمعرفة أي من المرضى مصاب، وايهم غير مصاب. |
Öğle yemeği zamanıydı ve yemek yiyecek bir yer arıyorduk. | TED | قد كان وقت العشاء, وبدأنا البحث عن مكان لنأكل فيه. |
Ve bu çoçuklar biliyorlar ki zahmetsiz klima kontrolü geleceklerini bir parçası olamayacak. | TED | ويعلم أؤلئك الأطفال أن التحكم المؤلم في المناخ ربما ليس جزء من مستقبلهم. |
Yüzyıllara dayanan düşmanlık, on yıllarca süren şiddet ve binlerce can kaybına rağmen, 1998'de tarihi bir anlaşamayla neticeye ulaştırıldı. | TED | رغم قرون من العداء وعقود من العنف والآلاف من القتلى والضحايا في عام 1998 ظهر حل حيث عقدت اتفاقية تاريخية |
Anlaşama maddeleri karmaşık olabilir, çünkü sorunun kendisi de bir o kadar karmaşık. | TED | صحيح ان بعض الشروط في الاتفاقية قد تبدو معقدة ولكنها حدت من الصراع |
Ve araştırmalarımızda keşfettiğimiz, bir ya da iki derecede önemsediğiniz noktaya sıklıkla bölgeseldir. | TED | ونحن نكتشف تبعاً لابحاثنا ان العقدة تتأثر على الاقل بمستويين أكبر من محيطها |
ve ayrıca kanıtlayabildi mi, bu çok önemli bir aşamadır. | TED | اي يجب التحقق من صحتها .. وهذه خطوة مهمة .. |
İşin temelleriyle birlikte ortaya çıkan başka bir şey daha var. | TED | وهناك شيء آخر من الاعتراضات يأتي مع قصة الاساسيات تلك .. |
Hayır, bu teori bir midye, solucan ve güvercin üretimi uzmanından geliyor. Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz -- Charles Darwin. | TED | لا، هذه النظرية تأتي من خبير في البرنقيل و الديدان و تربية الحمام. وتعلمون من أعني بذلك.. تشارلز داروين. |
bir cümlede bundan 4000 yıl önce, bir adam ve ailesi Orta Doğu'ya gelmişler, ve o zamandan beri dünya bir daha aynı olmamış. | TED | بالمختصر هي قصة من 4000 عام مضت .. عن رجل وعائلته عبر جُل منطقة الشرق الاوسط ومنذ ذلك الحين تغير العالم على نحو تام |
En iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen. | TED | وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم. |
O olaylar, hâlâ bitirilmesi gereken bir domino etkisi yarattı. | TED | لقد كان لهذه الأفعال أثر متعدي لم ينته مفعوله بعد. |
Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
Şimdiye kadar bu, bir savaş için verilen en fazla onur madalyasıdır. | TED | إلى هذه اللحظة هذا هو أكبر عدد ميداليات شرف تعطى لمعركة واحدة. |
Tabi, bu bir Saul Steinberg. New Yorker'da kapak olmuştu. | TED | إنها بالطبع سول ستينبرج .. كانت على غلاف مجلة نيويوركر |
bir çek yazıyorsunuz ve anında yüzde 30 değer kaybediyor. | TED | بمجرد ما تكتب الشيك فورا تزيد القيمة 30 فى المائة. |
İnişe geçerken bir şey hissettim, vay canına, ölüm korkunç degildi. | TED | و أثناء السقوط كان لدي الشعور، يا ألله، الموت ليس مخيفاً. |
Aslında bu sevimsiz ve genellikle iyi haberler içermeyen başlığın, konferansın konusuna pek de uygun düşmeyen bir yanı var. | TED | صحيح ان هذه ليست بمواضيع مُفرحة ولا هي بمواضيع قد ينتج عنها اخباراً جيدة والتي عادة يفوح هذا المنتدى بها |
Ne zaman buluşsak kimsenin olmadığı bir yerde kısa bir süre görüşüyoruz. | Open Subtitles | وقتما نتقابل، نحن نتقابل في مكان ليس بهِ أيّ شخص لوقت قصير |
Kısmen kör bir kadın ve kocası çalışamıyor. 7 çocuğu var | TED | وهي شبه عمياء .. وزوجها لا يمكنه العمل ولديها سبعة أطفال |
Geçen yüzyıl içinde altı kez denendi ve sadece bir kere başarılı olundu. | TED | قمنا بالمحاولة ستة مرات في القرن الماضي ، و نجحنا فقط في واحدة |