"عليك أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • gereken
        
    • bir
        
    • gerekecek
        
    • vermelisin
        
    • iyi olur
        
    • gerekmiyor
        
    • Onu
        
    • olmalısın
        
    • sen
        
    • gerekir
        
    • zorundasınız
        
    • gerekiyor
        
    • gerek
        
    • zorunda
        
    • gerektiğini
        
    Tek yapmanız gereken şu düğmeyi çevirmek, böylece en gürültülü motor sesine kilitlenecek. Open Subtitles كل ما عليك أن نلقى هذا المحول و سيصدر عنه أعلى ضوضاء لمحرك
    İzleyicileri hikayeyi kendisi için yapmasına imkan tanımalısınız. Bununla ilgili bir örnek vereyim. TED إذن عليك أن تترك المشاهدين يصنعون قصصهم بأنفسهم، وسأضرب لكم مثالًا على ذلك.
    O yargıca olumlu rapor vermemi istiyorsanız bunu hak etmeniz gerekecek. Open Subtitles إذا أردتني أن أعطي القاضي تقرير إيجابي يجب عليك أن تستحقه
    Bütün sınavlarımı geçtin. Şimdi bir tek soruya cevap vermelisin. Open Subtitles ,لقد إجتزت كل إختباراتي الآن عليك أن تجاوب عن سؤالي؟
    Bunu unutsan iyi olur. Para için pedala basmak zorundasın. Open Subtitles أنس ذلك عليك أن تعمل من آجل الحصول على المال
    Mucizevi şey ise bunu başarmak için daha çok para harcamanız gerekmiyor. TED الشيء المذهل هو: ليس عليك أن تنفق المزيد من المال لتحقيق ذلك.
    Dünyanın evrenin merkezinde olduğunu düşünün ve Onu çevreleyen gökyüzü bir küreye yansıtılmış. TED عليك أن تتخيل أن الأرض في منتصف الكون وتحيط بها السماء بشكل كروي
    O halde planlarımızı uygularken, onun uzakta olduğundan emin olmalısın. Open Subtitles أذن عليك أن تتأكد من غيابه بعيدآ لفترة حتى نبدأ.
    Amacım kavga çıkarmak değil, ama sen de beni buna zorlama. Open Subtitles أننى لا أريد القتال و لكن عليك أن تكف عن إستفزازى
    Asıl sorman gereken şu. Dün gece bizi neden bir araya getirdiler? Open Subtitles ما عليك أن تسأله هو لماذا أنا وأنت تم جمعنا ليلة أمس؟
    sen de halledilmesi gereken bir şey olduğunda, hallediyorsun öyle değil mi? Open Subtitles وعندما يكن هناك شيء يجب أن يحدث عليك أن تفعله، أليس كذلك؟
    bazen birizi zengin etmek için gereken ne varsa yapıyorsun. Open Subtitles أحياناً عليك أن تفعلى ما بوسعك للوصول الى شخص ما.
    Zirveye doğru ilerlerken hiç olmadığı kadar çabalamalı ve yeni bir zirve bulmalısınız. TED حين تصعد نحو قمة ما، عليك أن تعمل بجهد أكثرلتجد لنفسك قمة أخرى.
    Yani eğer bir değişim yaratacaksak, eğer bu tür imkanlara sahip olacağımız bir dünya yaratacaksak, o zaman insanlara imkan tanımayı tercih edin. TED إذا أردنا إحداث ذلك التغيير، إذا أردنا خلق عالم حيث تكون لنا جميعا نفس هذه الفرص، إذا عليك أن تختار فتح الباب للناس.
    Şimdi, Faro hareketli, küçük bir şehir ve sahile gitmek için, onun açıkladığına göre, bir otobüs ve bir bota binmeniz gerekiyordu. TED الان الفارو مدينة صاخبة صغيرة وللذهاب الى الشاطئ , أوضحت كاثرين لي , عليك أن تأخذ حافلة ثم قارب لتصل الى هناك
    Bundan böyle otunu başka birinden alman gerekecek galiba dostum. Open Subtitles أظن أنه عليك أن تأخذ طريقك من شخص آخر مثلك
    Duygularını daha dürüst bir şekilde ifade edebildiğini kanıtlaman gerekecek. Open Subtitles عليك أن تُثبت أن بإستطاعتك التعبير عن مشاعرك بشكلٍ أصدق
    Dean, tüm bunlar bittiğinde, benim kendi yoluma gitmeme izin vermelisin. Open Subtitles دين عندما ينتهي كل هذا عليك أن تدعني أذهب في طريقي
    Bu ilişkimizin yürümediği konusunda her zaman bahaneyle gelebilirsin ama karar vermelisin. Open Subtitles يمكنك الخروج مع أعذار لماذا هذا لن ينجح ولكن عليك أن تقرري
    Bence artık gitsen iyi olur. Leon her an gelebilir. Open Subtitles يتوجب عليك أن تذهب, سيكون ليون هنا في أي لحظة
    Hayır, gerekmiyor. Sayılarla ve insanlarla aranın iyi olması yeterli. Open Subtitles لا ضرورة لذلك، عليك أن تتقن الحساب وتحسن معاملة الناس
    - Ok, bu şey biraz serttir ve bence Onu... Open Subtitles هذا صعب قليلا لذلك يجب عليك أن تلعبى وأنتى تشربين
    Hey tüm bunlar gerçek mi, eğer gerçekse dikkatli olmalısın. Open Subtitles إن كان كل هذا صحيحاً. عليك أن تكون حذراً جداً
    sen onlara inancını verdin ve onlara hayatın pahasına güvenmelisin. Open Subtitles لقد منحتهم إيمانك ومن المفروض عليك أن تأتمنهم على حياتك.
    Acı çekmek için zeki olmanıza gerek yok, fakat canlı olmanız gerekir. TED ليس عليك أن تكون ذكياً لتعاني، لكن ربما عليك أن تكون حياً.
    Fakat onlara güvenilir olduğunuza dair geçerli kanıtlar sunmak zorundasınız. TED لكن عليك أن توفّر أدلة كافية على كونك جديرا بالثّقة.
    Şimdi şunu bilmeniz gerekiyor: Devletler ve robotlar artık bu oyunu kontrol etmiyor. TED الآن عليك أن تعرف هذا: الحكومات والرجال الآليون لا يسيطرون على الأمر الآن،
    Kazanmak zorunda değilsin, ama çok çok iyi sonuç almalısın. TED ليس بالضرورة أن تكسب، لكن عليك أن تبلي بلاء حسناً.
    Bu kayıtlar sizin kazançlarınızı geri verip gitmeniz gerektiğini gösteriyor. Open Subtitles هذه الأشرطة تفيد بأن عليك أن تأخذ أرباحك وتغادر الولاية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more