ve bu yarış Web'de iş yapmak istediğiniz herhangi biri suçlu olduklarını öğrendiğiniz zaman nasıl iş yaparsınız, nasıl güvenirsiniz, | TED | و هذا التحدي هو: كيف تتاجر، كيف تثق في شخص على الانترنت تريد أن تتاجر معه عندما تعلم أنه مجرم؟ |
Hatta geçenlerde, birkaç hafta önce biri daha ölmüştü, değil mi? | TED | يوجد هناك مؤخراً شخص ما,لم يكن هناك, فقط كبل عدة اسابيع |
Hatta, yatakta yatarken bir gece içinde bile bir kişi için yoğun bağlılık duygusundan başka biri için aşka kayabilirsiniz. | TED | في الواقع، يمكنك الإستلقاء على الفراش في الليل وتتبادل مشاعر عميقة للتعلق مع شخص لمشاعر عميقة للحب الرومانسي لشخص آخر. |
1993 yılında Seattle’daki konferansta bir masa vardı ve Marc Andreessen adındaki bir adam WWW için yazdığı küçük browserini tanıtıyordu. | TED | في 1993، كان هناك طاولة في نفس المؤتمر في سياتل، وكان هناك شخص يُدعى مارك أندريسن قام بعرض متصفحه الصغير للويب |
"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime, çünkü hiç kimse başkasının acısı veya sıkıntısından keyif almayı düşünmez. | TED | وحين أقول أني استمعت إنها كلمة غريبة يمكن استخدامها لأنه لا أحد يريد التفكير في أي شخص وهو في ألم شديد |
Şu ana kadar kendisine ihtiyaç duyan biri tarafından heyecanlananlar gördüm. | TED | لم أرى بعد شخص ما يحركه بشدة شخص ما يحتاج إليه. |
Goliath o dönemdeki akranlarından çok daha uzundu ve genellikle biri normalden o kadar uzak olduğunda, onun bir açıklaması olur. | TED | فرأس وكتفىَ جالوت أعلى من أقرانه في ذلك العصر، وغالبا عندما يكون هناك شخص فوق العادة لهذه الدرجة، هناك تفسير لذلك. |
Sean Hannity şimdiye kadar tanıştığım en tatlı adamlardan biri. | TED | شون هانيتي شخص من الأشخاص الرائعين الذين قابلتهم على الأطلاق |
Sen mi yemek istiyorsun? Başka biri mi yemek istiyor? | TED | هل تريدي أن تأكلي؟ أهناك شخص آخر يريد أن يأكل؟ |
Sonra katılımcılar, varsayımsal biri hakkında bir hikaye okudu ve kişiliğini değerlendirmeleri istendi. | TED | ولاحقا، قام المشاركون بقراءة قصة حول شخص مفترض، وطُلب منهم أن يقيموا شخصيته. |
Tek bir kişi gerçek nihai aktörlerden biri değil ...semt benliğinin yanında. | TED | في الواقع لا يوجد شخص واحد يمثل البطولة الكاملة خلف الشخصية والبناء. |
Bu, herhangi biri için kafaya yatacak bir rakam değil. | TED | وهو رقم غير منطقي من الناحية العملية بالنسبة لأي شخص. |
Şu anlardan biri gibidir, biri ''Bu şarkıyı kim yazmıştı?'' | TED | لذا,يمكن القول أتها كأن يقول شخص, من أدى هذه الأغنية؟ |
Bu toplantılar ebeveynlerimden biri tarafından kolaylaştırıldı ve bir not tutucumuz bile vardı. | TED | تلك اللقاءات كانت تدار بواسطة أحد والدينا، كان لدينا شخص لأخذ الملاحظات حتى. |
Berbat bir aşçı olduğumdan sadece çocuklara pizza getiren biri olduğunda hayli rahatlıyorum. | TED | وكوني طباخاً سيئاً، أشعر بالراحة عندما يكون الطارق مجرد شخص معه بيتزا للأطفال. |
Senin aslında olmadığın biri olduğunu düşünse bile sohbeti devam ettirmeye çalış. | TED | حاول أن تجعل المحادثة مستمرة، حتى لو ظنَّت أنك شخص ليس أنت. |
Bana göre bu yolculuk Doug Dietz'e benziyor. Doug Dietz teknik bir adam. | TED | بالنسبة لي، تبدو تلك الرحلة مثل دوغ ديتز. دوغ ديتز هو شخص تقنيّ. |
Benim eğitildiğim gibi bir sistemi alın, ve hata yapması muhtemel sağlık personelini onun dışına atın, geriye hiç kimse kalmaz. | TED | لذلك لو اخذت النظام, بالطريقة التي دُرّستُ بها, و تخلصت من كل من يقوم باخطاء طبية, حينها لن يبقى اي شخص. |
Çok hoş bir genç gibi görünüyordu, bu Bay Halloway.birisini mi öldürmüş? | Open Subtitles | بدا شابّا لطيف جدا، ذلك السّيد هالواي. هل قتل هو شخص ما؟ |
herkes, kendi evime yerleşince, birinden evlilik teklifi alacağımı söylüyordu. | Open Subtitles | يقولون عندما تحصل على مكان الخاصة بك، وسوف شخص يقترح. |
Bu herkesi etkiliyor, çünkü bir milyar insanın cebinde bunlardan bir tane var. | TED | كما أنها تؤثر علينا جميعًا، لأن مليار شخص لديهم جهاز كهذا في جيوبهم. |
Ama burda 300 hasta, 20 operasyon ve yönetilecek 90.000 insan var. | TED | تقابلين 300 مريضاً، وتقومين ب 20 جراحة وعليك إدارة 90 ألف شخص. |
Bu da kişi başı ortalama 200 tişörtün kendini çöpte bulması demek. | TED | وهذا يعادل 200 قميص تقريباً لكل شخص ينتهي بها الحال في القمامة. |
Bu, bağlama göre mevcut deniz seviyesi ve bu da 4 milyondan fazla insanın yerinden olmaya karşı savunmasız kaldığı deniz deviyesi. | TED | للإيضاح، هذا هو المستوى الحالي للبحر، وهذا هو مستوى البحر الذي إذا تجاوزناه فإن أكثر من 4 ملايين شخص قد يضطرون للنزوح. |
Hiç birisi esnedi diye sizin de esnediğiniz oldu mu? | TED | هل سبق لك وان تثاءبت لأن شخص آخر تثاءب ؟ |
Nedenini biliyoruz, değil mi? Çünkü herkes büyük olanı ister. | TED | ونعرف لماذا, صحيح؟ لان كل شخص يريد ان يقتني الاكبر |
Sadece dört yıl sonra hayalinizi gerçekteştirebileceğini bildiğiniz birinin yönetim kurulu toplantı odasının önünde oturmanın nasıl bir his olduğunu bir hayal edin. | TED | لذا تخيل كيف كان شعوري بعد أربع سنوات عند جلوسك في مجلس الادارة أمام شخص كنت أعلم أنه يستطيع أن يجعل حُلمي حقيقةً |
GF: Louisville Oteli bir kişinin hayatının yoluna girmesine dair tüm sistem üzerine düşünmek adına çok iyi bir örnek. | TED | جي إف: فندق لويسفيل مثال رائع عن كيفية التفكير في النظام بأكمله الحصول على شخص مرة أخرى على المسار الصحيح. |
5.000 kişiyi beslemek ilk 2009 yılında başlattığım bir etkinlikti. | TED | إطعام 5.000 شخص هو حدث نظمته أول مرة عام 2009. |
Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak hayatı boyunca özgür birine kıyasla sizi çok daha büyük oranda suç işlemeye itiyor. | TED | أوضحت الأبحاث أن احتجاز شخص ما في السجن. يجعلك أكثر عرضة بكثير لارتكاب جريمة بعد خروجك، مما لو كنت حرًا طوال الوقت. |